Egemenlik ilkesinin açıkca ortaya konması ve en kısa zamanda toplanacak bir meclisin, meşruiyetini milletten alarak milletin geleceğinde söz sahibi olması için Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul'dan Samsun'a hareket etmeden önce ve Samsun'a ayak basar basmaz inandığı ve uygulamasına çalıştığı temel düşünceyi Nutuk'ta şöyle açıklar:
<< Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da milli hâkimiyete dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız bir Türk Devleti kurmak! İşte daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun'da, Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulanmasına başladığımız karar, bu karar olmuştur >>
Mustafa Kemal, egemenlik, tam bağımsızlık ve demokrasi ilkelerine dayalı bir devlet kurmanın zorunluluğuna ve bunun tüm öteki yolların üstünde en geçerli ve tutarlı yol olduğuna inanmış, bunun için mücadele etmiştir. Görüldüğü gibi, egemenlik sorunu meşruiyet sorunu ile birlikte düşünülmektedir. İktidarın rastgele elde edilmeyip bir hakka dayandığı ölçüde meşru olması, milletin geleceğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır düşüncesi ile ancak mümkün olacaktır.
Bandırma Vapuru, 16 Mayıs 1919 yılında, İstanbul'dan başlayan yolculuğunda 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa ve maiyetindeki 48 kişiyi Samsun'a ulaştırdı.
Bu yolculuğu General Hikmet Gerçekci şöyle anlatmaktadır:
<< Karargah üstlerinin hemen hepsini deniz tutmuştu. Kimse kamarasından dışarı çıkamıyordu. Samsun'a az bir yolumuz kalmıştı. Herhangi bir terslik çıkmazsa, çok değil yarın sabah orada olacağımızı ümit ediyorduk, bu düşünceler içinde güvertede ellerimle küpeşte demirini tuta tuta yürümeye çalışırken O'nun kamarasından çıktığını gördüm. Sert bakışlarıyla ufka bir göz gezdirdikten sonra kaptan köşküne çıktılar. Bandırma Vapuru'nda hemen herkesi deniz tutmuştu, oysa Mustafa Kemal dipdiriydi ve çok sağlıklıydı. Kıyı bir ana baba günü halini aldı. Gemimiz demir atınca coşkun gösteriler yükseldi. Hemen ardından geminin etrafını kayıklar aldı. Halkın bu coşkun gösterisini görünce boğazıma bir şey tıkandı, gözlerim yaşardı. Vapur 19 Mayıs sabahı Samsun Limanı'na yanaştı. Kemal Paşa ve arkadaşları Samsun'da sevinç gösterileri ile karşılandı >>
Daha sonra tarihe << pusulası bozuk >> diye not düşülecek olan bağımsızlığın simgesi Bandırma Vapuru'nun Samsun'a ulaştırdığı Milli mücadele kahramanları, vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı için her yerde mitingler, toplantılar düzenler böylece ulusal çağrıya milleti de dahil ederler. Burada bir hafta kalan Mustafa Kemal Paşa, 27 Mayıs günü Havza'ya geçer. Çalışmalarına 28 Mayıs 1919'da Havza'dan bütün illere genelge yollayarak başlayan Mustafa Kemal Paşa, halkın bulundukları yerlerde hemen işgal olaylarını protesto etmelerini ister. Halk, beklenen tepkiyi gösterir. 21 - 22 Haziran 1919 gecesi, Atatürk, yaveri Cevat Abbas Bey'e Amasya Genelgesi'ni yazdırır. Bu Genelge, ulusal egemenlik ilkesine yer verilen ilk belge sayılır. Ardından Erzurum'da 23 Temmuz 1919'da toplanan kongreye 54 delege katılımı ile Mustafa Kemal Paşa'nın << Tarihte eşi az bulunur bir eser olarak kaydedilebileceğini >> belirttiği Erzurum kongresi'nde alınan kararlar belirlenmiştir. Bu Kongre'de ilk defa << milli egemenlik >>, << milli meclis >>, << Temsil Heyeti >> gibi kavramlar kullanılarak uzun yıllar tek kişinin yönetiminin geçerli olduğu bir ülkede millete dayalı bir kararın temelleri atılmıştır. Elbette milli güçleri etken, milli istenci egemen kılmak gereklidir. Böyle bir girişimi, düşman işgalinin varlığı ve İstanbul hükümetinin de yürürlükte olduğu bir ortamda çok önemli saymak gerekir. Daha sonra Sivas'ta 33 delegenin katılımıyla 4 - 11 Eylül 1919 yılında egemenlik kavramı, Sivas Kongresi'nde yeniden tekrarlanarak Anadolu'da ulusal bir meclisin kurulmasını hızlandıran gelişmeleri davet etmiştir. Artık bütün Anadolu ayaktadır ve yerel kongreler devam etmektedir. 19 Eylül Nazilli, 22 Eylül Balıkesir ve diğerleri ile hareket dalga dalga tüm Anadolu'ya yayılmıştır. Sivas Kongresi sonrası milli hareketin organı olarak yapılacak işlerin millete duyurulması misyonunu üstlenen gazetenin adı << İrade - i Milliye >> dahi hareketin yönünü göstermesi açısından anlamlıdır. Daha sonra << Hakimiyet - i Milliye >> adı ile günlük yayına başlayacak olan bu gazete, o günlerde egemenliğin halka benimsetilmesi çabalarında da önemli rol üstlenecektir. Atatürk, Milli Mücadeleyi başlattığı andan beri hep, milli egemenlik, milli irade, milli meclis gibi kavramlara dayanıyor, bunları mücadelesinde bayrak yapıyor ve Türk milletine sonsuz bir güven duyuyordu.
Mustafa Kemal Paşa Sivas'tan sonra Ankara'ya gelir ve 23 Nisan 1920 günü Büyük Millet Meclisi'ni toplar. Meclis başkanlığına seçilen Mustafa Kemal Paşa düzenli ordular kurarak, Birinci İnönü, İkinci İnönü, Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Savaşı ile yurdumuzu düşmanlardan ilelebet kurtarır. Bizlere yaşamımızı, armağan eder.
<< Bir millet, varlığı ve hakları için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi güçleriyle alâkadar olmazsa, bir millet kendi kuvvetine dayanarak ve bağımsızlığını temin etmezse, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Bu sebeple teşkilatımızda milli güçlerin etken ve milli iradenin egemen olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnızca bir egemenlik tanırlar: Milli egemenlik >> Atatürk
19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş savaşımızın başladığı gündür. Bugün aynı zamanda Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'mızdır. Atatürk bugünü, milletin geleceğinin teminatı dediği Türk gencine armağan etmiştir. Spor bedenin terbiyesidir, eğitimidir.
Spor, yalnız bedeni geliştirmekle kalmaz, zihni de geliştirerek, sağlıklı yaşamamızı sağlar. Spor yapan kimseler hayatta daha başarılıdır. Kötü alışkanlıklar edinmezler. 19 Mayıs'ta yurdumuzun her yerinde gençler, izciler, öğrenciler spor gösterileri yaparak, bu anlamlı günü en güzel şekilde kutlar. Ve ayrıca bugünün diğer bir önemi de Atatürk'ün bir söyleşisi esnasında ifade ettiği: << Ben 19 Mayıs'ta doğdum >> demesidir. Her yıl bugün, Milli Kurtuluş savaşımızın başlangıcı, bağımsızlığımızı iade ederek bizleri onurlandıran devletimizin kurucusu Atatürk'ün de, doğum yıl dönümü olarak törenlerle anlamlandırılmaktadır.
...