Grafik tasarım nedir-Nasıl tasarımcı olunur-Ne işe yarar

Grafiks

Üye
31 Ağu 2011
60
0
cyprus
Grafik tasarım;
bir mesajı iletmek için metnin ve görsellerin algilanabilir ve gorulebilir bir düzlemde organize edilmesidir.
Baskı, ekran, hareketli film, animasyon, iç mimari, paketleme gibi birçok ortamda uygulanabilir.
Temel ilkeleri hizalama, denge, karşıtlık, vurgulama, hareket, görüntü, oran, yakınlık, tekrarlama, ritm, ve birliktir. Grafik tasarım üzerinde çalışıp 2 yıllık yüksekokul okuyanlara "Grafiker", 4 yıllık lisans eğitimi yapanlara "Tasarımcı" denir.

İnternet üzerinden yapılan grafik tasarım yarışmaları kullanıcıları hem bu sanata teşfik etmekte hemde çalışmalarını ödüllendirmektedir.

Grafik Tasarım, görsel bir iletişim sanatıdır.

Birinci işlevi de, bir mesaj iletmek ya da bir ürün ya da hizmeti tanıtmaktır.
Grafik tasarım terimi ilk kez 20.yyın ilk yarısında ****l kalıplara oyularak yazılan ve çizilen ve daha sonra da çoğaltılmak üzere basılan görsel malzemeler için kullanılmıştır.

Teknoloji geliştikçe, sadece malzemeler değil, film aracılığıyla perdeye yansıtılan, video ile ekrana gönderilen ve bilgisayarlar yardımı ile üretilen görsel malzemeler de grafik tasarımın kapsamının, içine girmiş ve bu terimin anlamı genişlemiştir.
Bugünün grafik tasarımcısı; kaligrafi sanatçılarının, baskı ustalarının ve zanaatçılarının geleneğini sürdüren bir meslek adamıdır.

Tasarım, bir problemin çözümü demektir.
Grafik Tasarım Problemleri genellikle iki boyutlu yüzeyler üzerinde çözülür.
Genel olarak bütün görsel sanatlar, özel olarak ise iki boyut içinde var olan görüntü sanatları hemen hemen aynı dili kullanırlar.
Ressamlar, fotoğrafçılar, heykeltıraşlar, seramikçi ve diğer birçok meslek grubunun oluşturduğu sanat profesyonellerinin yeni bir üyesi olan grafik tasarımcı da birçok tasarım problemini çözerken, bu ortak dilden yararlanır.

Bu grafik tasarım problemi daima iletişim ile ilgilidir.
Tasarımcı, uygulama yöntemlerinin yanı sıra görsel algılamanın doğasını, görsel yanılsamanın rolünü ve sözel ile görsel iletişim arasındaki ilişkileri de bilmek ve göz önüne almak zorundadır.

Tasarımcı için tek bir çözüm yoktur; birçok çözüm vardır.
Başka bir deyimle, bir grafik tasarım problemi içinde tek bir doğru çözüm yoktur.
Tasarımcı belirli bir mesaj, belirli bir hikaye aktarırken, yine belirli bir parasal, fiziksel ve psikolojik sınırlamalarla karşı karşıya kalır.
Bütün bu sınırlamalara rağmen tasarımcı, hedef kitleye söz konusu mesajı doğru ve etkili bir biçimde aktarmak zorundadır.
İletişim, grafik tasarımın hayati unsurudur.
Zaten, grafik tasarımı bu denli ilginç, dinamik ve çağdaş kılan şey de iletişime yönelik olmasıdır.
Tasarımcı; güncel bir bilgiyi, çağdaş bir beğeni anlayışı içinde ve yine çağdaş araç ve malzemelerle sunmak zorundadır.
Bu nedenle de yeni eğilimleri, teknolojik buluşları ve yaşadığı dönem içinde tartışılan sanatsal, felsefi, politik, sosyolojik vb. sorunları yakından izlemelidir.
Tasarım eğitimi bir yaşam boyu sürer.
Çünkü sürekli değişim, sürekli bir yenilemeyi de beraberinde getirecektir. Bu nedenle grafik tasarım mesleğinin ağır kanlı ve nostaljik bir kişiliğe uygun bir uğraşı alanı olacağını söylemek zordur.

GRAFİK TASARIMI
Grafik tasarım, çağımızda insanlar arasında iletişim aracı olarak önemli bir görev üstlenmiştir. Görsel grafik öğelerinin dili söze dayalı anlatımı aşan bir güce sahiptir.
Aynı dili konuşmayan, okuma yazma bilmeyen insanlara grafik simgelerle aynı mesajı iletmek mümkündür.
Grafik yazı, biçim, renk, çizgi gibi görsel araçlar yoluyla iletişim kurma sanatı olarak tanımlanabilir.
Grafik tasarımda, iletişim ve mesaj söz konusudur.

Tarih

Grafik tasarımın tarihi,MÖ 14,000'lerde yapılmış mağara resimlerine ve İÖ 4.yy'da yazının başlamasına dayandırılabilir.
Sonraları daha çok el yazması dini içerikli kitaplar ilk yayınlar olacaktır.
Johann Gutenberg'in Avrupa'da 1450'lerde hareketli matbaa'yı icadı ıle kitaplar yaygınlaşmaya başlamıştır.
O dönemlerde entellektüel düşünce din etrafında olduğundan ilk basılıp dağıtılmaya başlanan kitaplar dinsel kitaplardır.
Basılı yayınlar için harf ve metin dizimi erken dönem grafik tasarım pratikleridir.

Türkiye'de İbrahim Müteferrika ilk defa 14 Aralık 1727'de Müteferrika Matbaasını kurmuştur.
Burada basılan kitaplar dünya kitap tarihine ve Osmanlı kültürü tarihine dair önemli bilgiler vermektedir.
Bu matbaada 1729-1742 tarihleri arasında 16 kitap basılmıştır.
1729'da "Vankulu Lugati" Arapça harflerle ilk basılan kitaptır.
Katip Çelebi'nin 1732'de basılan "Cihannuma"sı içinde harita ve çizimler vardır.
J. B Holderman'ın "Grammaire Turque" kitabı 1730'da Osmanlı'da Latin alfabesini kullanan ilk baskı olmuştur.
1732 yılında basılan "Tarih-i Hind-i garbi" (Amerika'nin keşfi), Amerika hakkında Müslüman bir yazar tarafından yazılan ilk kitaptır, 13 tahta baskı içerir.

1891-1896 arasında William Morris tasarladığı kitaplarla zamanına göre çok başarılı grafik tasarım işler üretmiştir.
William Morris'in isleri grafik tasarim icin bir pazar oldugunu gostermistir.
Bu donemler tasarımın sanattan ayrılmaya başladığı dönemlerdir.

Birinci Dünya savaşı sonrasında 19.yy'ın sanat ve tasarım görüşlerine tepki olarak yeni düşünceler oluşmaya başladı.
1919'da Almanya'nin Weimar şehrinde kurulan Bauhaus okulu sanat ve tasarım alanında birçok yeniliğin öncüsü oldu.

Türkiyede Grafik Tasarım

Grafik tasarım kavramı baskı sanarı ve teknolojisinden ayrı düşünmek olanaksızdır.
Bu nedenle Türkiye'de ilk kurulan basım evinin Türk grafik sanatının ilk filizlendiği ortam olduğunu söylemek yalnış olmayacaktır.

İstanbul, Türkiye'de iş ve kültür hayatının, dolayısıyla grafik tasarımmesleğinin de merkezidir.
Görsel açıdan uyarıcı bir ortamın Türkiye tasarımcılarının çoğunun toplandığı yer olması şaşırtıcı değildir.

Grafik tasarım mesleğinin gelişiminden önce gelen kişiliklerden biri;
Yurdaer Altıntaş ve çalışma arkadaşları tarafından kurulan,
Türk tasarımcılarını temsil eden profesyonel kurum;
Grafikerler Meslek Kuruluşu da İstanbul'da dır.

Türk grafik tasarımının kendi kişiliğini bulması için belki biraz daha zaman gerekiyor. Toplumsal kültürün görsel anlatım ve iletişim biçimlerine uyum sağlayamaması,
basılı iletişim teknolojisinin ülkemize oldukça geç girmiş olması,
grafik tasarım eğitimini diğer görsel sanat dallarına göre henüz emekleme döneminde olması gibi nedenler;
Türk tasarımcıların uluslar arası düzeyde söz sahibi olmasını geciktirmektedir.
Piyasadan yetişerek belirli zanaatçı deneyimini kazanan, ama tasarım eğitimi ve kültüründen yoksun bir çok "meslektaşımız" uzun yıllar Türk grafik tasarımına yön vermiştir.

Alıntıdır.
 

Grafiks

Üye
31 Ağu 2011
60
0
cyprus
Dilimize tasarlama sözcüğü,
İngilizce ve Fransızca da ki “desing” kelimesi karşılığı olarak kullanılmaktadır.
Desing kelimesi de Latince kökenlidir.
Tasarımın birçok tanımı yapılabilir.
Bunlardan birkaçını verelim:
Tasarım, algı ile kavram arasında bir bağlama aracıdır.

Nesnel gerçeklik ile doğrudan ilişkisi bulunmaz.
Bu nedenle önemsiz ayrıntılar yerine, önemli özelliklere dikkat çeker.
Bunun sonucu olarak ta algılardan genelleştirme yapılarak kanılara varılır.

Tasarım bilgi edinme öğesidir.
Çünkü, duyumsal tasarım ile zihinsel tasarım daima birbirini etkiler.
Bu nedenle duyumsal bilgi ile ussal bilgi her zaman iç içedir.
Gerçek bilgi ise böylelikle oluşur.
Güzel sanatlar alanında tasarım, yaratıcı sürecin kendisi olup, bir faaliyet için gerekli olan eskiz ve planların hazırlanması süreci çalışmalarını kapsar.

Tasarım:
Bir şeyi zihinde biçimlendirme kurma, tasarımlanan biçim , tasavvur.
Bilgisayar alanında ise:
Bilgisayar destekli tasarım: Araştırma bürolarında, yeni bir ürünün tasarımı için kullanılabilen bilişim tekniklerinin tümü.

TASARIMIN OLUŞUMU VE TASARIMIN DALLARI

Bir tasarım kendi içinde bir yapıya ve bu yapı arkasında bir planlamaya sahip olmalıdır.
Bütün sanatların temelinde bir tasarım olgusu bulunmaktadır.
Tasarlama eylemi, oluşturulacak yapının organizasyonu ile ilgili her türlü faaliyeti içine almaktadır.
Uygulamalı tasarım dallarını üç ana başlıkta toplamak mümkündür:
Endüstri tasarımı,
Çevre tasarımı ve
Grafik tasarımı.

Endüstri tasarımı üç boyutlu nesnelerin tasarlanması ve geliştirilmesiyle ilgilidir.
Makineler, araç-gerçler, mutfak malzemeleri ve diğer birçok ürün endüstri tasarımına girer.

Çevre tasarımcısı ise bina, peyzaj ve iç mekan tasarımını kapsayan oldukça geniş bir çalışma alanıdır. Bu alanda da tasarımcını görevi dayanıklı, işlevsel ve estetik olanı bulmaktır.

Grafik tasarımcı ise genel olarak, okunan ve izlenen görüntülerin tasarımında sorumludur.
Afişler, kitaplar, bilgi ve uyarı işaretleri, broşürler vb. grafik tasarımı etkinlik alanı içine girer.
Grafik tasarımın amacı da gerek iletişim, gerekse estetik kaliteyi en üst düzeye çıkarmaktır.

Bir tasarım problemi daima iletişim ile ilgilidir.
Tasarımcı; uygulama yöntemlerinin yanı sıra görsel algılamanın doğasını, görsel yanılsamanın rolünü ve sözel ile görsel iletişim arasındaki ilişkileri de bilmek ve göz önüne almak zorundadır.

Tasarım Süreci;
1)PROBLEMİN TANIMI
2)BİLGİ TOPLAMA
3)YARATICILIK VE BULUŞ SÜRECİ
4)ÇÖZÜM BULMA
5)UYGULAMA

1)Problemin tanımlanması:
Bir tasarım problemini çözümündeki ilk aşama , problemi tanımlamaktır.
Verilen konunu ne olduğunu tam olarak anlama ve o konuyu benimseyebilmektir.
Bir problemi tanımlarken, sınırları zorlamak ve alışılmış düşünce sistemlerine takılıp kalmamak gerekir.

2)Bilgi toplama: Yapılacak tasarımda bir hareket noktası bulabilmenin tek yolu, problem hakkında mümkün oldukça çok bilgi toplaya bilmektir.

3)Yaratıcılık ve Buluş: Tasarımcı yada tasarım öğrencisi, konu ile ilgili araştırmalar yapıp gerekli bilgi ve verileri toplamışsa ve bunları değerlendirebiliyorsa yaratıcılığa ulaşılabilir.
Yaratıcılık tasarımın en önemli bölümü sayılabilir.
Yaratıcılıkta iki aşama olduğu söylene bilir. Tasarımcı kağıda ilk eskizlerini karaladığında “dışavurumculu yaratıcılık” aşamasındadır.
Eskiz biraz daha ayrıntılı bir hale getirildiğinde ise “üretken yaratıcılık” aşamasına geçilmiş olur.

4)Çözüm bulma: Yaratıcılık ve buluş süreci, problemin ortaya konması ve olasılıkların araştırılmasına yönelik çalışmaları içerir.
Çözüm bulma ise bu olasılıklar hakkında bir karara varılarak, araştırmanın sona erdirilmesidir.
Çözüm olarak seçilen olasılıklar, daha sonra ayrıntılı taslaklar halinde hazırlanır.

5)Uygulama: Tüm aşamalardan geçmiş olan tasarımın hazır hale getirilmesi işlemidir.

TASARIM İLKELERİ

Bir tasarımın hammaddeleri şunlardır:

1)Çizgi: Düz yada kıvrımlı, sürekli yada kesik, grenli yada keskin özelliklere sahip olabilir.
Çizgiler karakterine yada konumuna bağlı olarak bazı mesajlar iletebilir.
Düşey çizgi yaygınlık.
Yatay çizgi: durgunluk. Kıvrımlı çizgi: zafer. Diyalog çizgi: canlılık.

2)Ton

3)Renk : İzleyicide bir çok duygular uyandırabilir.
Sıcak renkler uyarıcı, soğuk renkler ise dinlendirici etkiye sahiptir.

4)Doku: Bir yüzey üzerinde tekrarlara dayalı biçimsel bir düzen bulunuyorsa orada bir dokunun varlığından söz edilebilir.

5)Biçim: Birçok çizginin bir arada bulunuşu, tek bir çizgi içerisindeki dönüş ve kıvrımlar ile değişik tonların oluşturduğu yüzeyler, bir tasarımda biçimi oluşturan unsurlardır.

6)Ölçü: Tasarım daima değişik ve belirli ölçülere sahip görsel unsurların bir araya gelmesiyle oluşur.

7)Yön: Bir tasarım üzerindeki çizgiler ve noktalar değişik noktalara yönelerek bir hareket oluştururlar. Tasarımcı , vereceği etki doğrultusunda bu hareketi yönlendirmekle yükümlüdür.

Bir tasarımın beş temel ilkesi bulunmaktadır.
1)Denge
2)Orantı ve görsel hiyerarşi
3)Görsel devamlılık
4)Bütünlük
5)Vurgulama

Tasarım çalışmalarında bu beş temel ilke göz önünde tutulmalıdır.
Tasarım hazırlanırken denge, orantı ve görsel devamlılık bir bütünlük içerisinde iyi bir vurgulamayla verilmelidir.

TASARIMIN GÖRSELLEŞTİRİLMESİ

Taslaklar:
Görselleştirmenin ilk basamağı olan taslaklar, yaratıcı düşünceleri yalınlaştırarak aktaran görsel notlar yada kararlamalardır.
Her taslak birer zihinsel alıştırmadır.
Taslak aşaması, tasarım sürecinin beklide en uzun tutulması gereken kısmıdır.

Taslak aşamasında yaratıcılığın bütün sınırları zorlanmalı, bu çalışmalar belirli bir olgunluğa erişmeden herhangi bir seçme yoluna gidilmemelidir.
Taslaklar, tasarımın görünümü hakkında üretim öncesinde bilgi veren unsurlardır.
Her tasarım için en az bir taslak önceden hazırlanmalıdır.

Taslak çalışmasının gelişim evresi:
Taslaklar ilk önce karalamalardan yola çıkılarak hazırlanır yani taslak hazırlamanın ilk aşaması karalamalardır.
Tasarımcı karalamaları arasında seçtiği birkaç örneği biraz daha görsel hale getirir buna ön taslak denir.
Çalışmanın son aşaması ayrıntılı taslaklardır.
Bu taslaklarda iyice ayrıntıya girilir ve tasarım görselleştirilmiş olur.

TASARIMIN OLUŞTURULMASI

Mümkün olduğu kadar basit ve net bir tasarım yapabilmek için,
tasarımın çözümünde üç boyuta geçerken çizgi, yön, doku, oran- orantı ve renkten oluşan görsel öğeler kullanılır.
Kullanılan görsel öğeler yeni bir bütünü meydana getiren esas parçalardır.
Tasarım doğrultusunun, ulaşacağı kitlenin farkında olmalıdır.
Neyi hangi fiyata satabileceğini, neyi niçin satamayacağını yi bilmelidir.
Biçim ve dekorda farklı kitleleri hedeflemelidir.
Firmanın rekabet ettiği diğer firmaların ne yaptıklarını , ne ürettiklerini bilmelidir. İnsan ilişkileri de işin en önemli kısmıdır.

Alıntıdır.
 

Grafiks

Üye
31 Ağu 2011
60
0
cyprus
- Grafik Tasarımcı ne işe yarar..?

sormayan kişiler olabileceği, soranların ise kendilerine sordukları bu soruya şu ana kadar cevap bulamadıkları düşüncesiyle konuya bir köşesinden de olsa yaklaşmaya ve ilgili soruya kendimce çözüm bulmaya çalışayım.

- Grafik Tasarımcı günümüzde çok işe yarıyor olmasına karşın dün hiç bir işe yaramıyordu.

Neden..?

İnsan alet kullanmaya ve nedenleri sorgulamaya başladığı an insan olmaya başlamıştır.

Tarihsel süreçte insanı insan yapan en önemli etmen milyonlarca yıldır süren yaşamının
önemli aşamalarını sürekli birikimin ve dönüşümün oluşturması ve
dönüşüm süreçlerinde etkili olan, tetikleyici olan herşeyin yine insanın kendi becerilerinin ürünü olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir.
İnsan düşünür, insan yorumlar, insan yeniden biçimlendirir.
Her yeni biçimlendirme bir dönüşüme, yeniden oluşuma ve bazı şeyleri yeniden oluşturmasına yol açar.

İnsanlık tarihine günümüzden geriye doğru gidip baktığımızda grafik tasarımın hangi aşamada ortaya çıktığına, öncesinde bunu engelleyen sonrasında tetikleyen ve geliştiren gelişmelerin neler olduğuna baktığımız zaman konuya daha anlamlı bir şekilde yaklaşmış oluruz.

Düşünün...

İlk çağlarda o dönemin insanlarının içerisinde bizim gibi sanatçıların olduğunu, bu insanların mağara duvarlarına veya kayalara resimler çizdiğini biliyoruz.

Bu çizimlerin günümüze kadar geldiğini, bizlerin o resimlere baktığında dönemin ilişki ve çelişkilerini anlamaya çalıştığını varsayalım.
Mağara duvarlarına çizilmiş resimler çoğunlukla insanın doğa ile mücadelesi, savaşlar ve yaptığı dinsel törenlere yöneliktir.
Peki o döneme ait herhangi bir poster, bir broşür, bir ilan veya bir ambalaj çalışmasını mağara duvarlarının bir yerinde göreniniz var mı..?
Ben görmedim belki siz görmüşsünüzdür.
İsterseniz o döneme ait resimleri bulup bir kez daha bakın.
Bakın bakalım görebilecek misiniz..?

Eğer göremediyseniz ya da bulamadıysanız üzülmeyin.

O dönem bu tür çalışmaların yapılmasının herhangi yaşamsal bir geçerliliğinin olmadığı hatta olmasının anlamsız olacağının kesin olduğu bir dönemdir.
İnsanlar ürettiklerini birincil dereceden tüketime yönelik değerlendirme düşüncesinde olmadıkları için bu tür bir düşünce ve yaklaşım biçiminin de doğal olarak gerçekleşmesi mümkün değildir.
Bir avın yakalanması beslenmeye yönelik bir eylem olduğu ve hatta paranın bile olmadığı bir dönemden söz ediyoruz.
Değişimin takas yöntemine dayalı olması ve üretilen ürün seçeneğinin çok sınırlı olması da bu noktada etkili olmuştur.
Genel amaç ihtiyaca dönük değişimden başka bir şey değildir.

İnceleyin...

Toplumun değişim sancıları yaşadığı,

insanın tarımsal üretime geçişi, yabani hayvanları evcilleştirip çoğalmalarını denetlediği,
yaşamını sürdürmesi için kendisine gerekli olan hayvansal ve tarımsal ürünlerin nispi olarak artması ve kenara artık ürünün depolanır hale gelmesi en önemlisi de ürün seçeneğinin bir miktar artması değişimde takas yönteminin artık çözüm olmayacağının anlaşılması
hatta içerisinden çıkılamaz noktaya gelmesiyle birlikte
Anadolu'da yaşayan Lidyalılar bu soruna çözüm bulmak adına önemli bir adım atmışlardır.
İlk madeni para Anadolu'da yaşamış şehir devletlerinin en önemlilerinden birisi olan Lidyalılara aittir. Değişimin o tarihten sonra artık daha sistematik olmaya başlayacağının ilk sinyallerinin alındığı dönemde günümüz
reklam - tanıtım unsurlarına gerek duyuluyor muydu..?
Sanmıyorum. Hatta sanmanın da önüne geçebiliyorum.
Şehir devletlerinde o dönem ticaretle uğraşan esnafın duvarına astığı " Kasap " veya " Nalbant " tabelalarını veya kendisini tüccar sanan bir kişinin dükkanının önünde bağırttığı çığırtkanı eğer reklamdan sayarsak adına reklam ya da tanıtım malzemeleri denen unsurların ne olduğundan bir haber durumdayız demektir.

Araştırın...

Avrupada ve Asyada şehir devletlerinin yerini imparatorluklara bıraktığı ve bu devlet yapılarının üretim tarzının toprağa bağlı olması ve elde edilen yaşamsal kaynakların görece bollaşması ve çeşitliliğine karşın yine de günümüzdeki anlamıyla sistematik reklam ve tanıtım unsurlarına rastlayamıyoruz.

Klise duvarlarına yapılan resimler, şehir merkezlerine dikilen heykeller ve sanatsal yapıların olması veya dini mabetleri reklam tanıtım unsuru olarak tanımlayamayız.
Din yaşamsal bir zorunluluk olgusu olarak topluma hakim olmasına karşın özünde
reklam - tanıtım unsuru içermez. Hatta bu anlamda yapılan her tür etkileme ve yönlendirme unsuru bile reklama girmez.
O dönemde yapılanların bu kapsama girmiyor olması toplumun reklam - tanıtım düşüncesine hazır olmaması anlamına mı gelir..?
Elbette değil. Bununla birlikte Avrupa'da matbaanın ortaya çıktığı 1450 yılından sonra basılı reklam - tanıtım materyallerinin yolunun da açıldığı gerçeğini gözden kaçırmamalıyız.
Bu anlamda basit bir örnek verebiliriz.

İngiltere'de bir matbaacı bastığı William Caxlon'un rahiplere yönelik

" The Pyes Of Salisbury Use " isimli kitabını satmakta zorlanınca Londra'da bir kilisenin kapısına tarihteki ilk posteri basarak asmıştır.
Bu ilk poster bir din kitabının tanıtım posteridir.
Bu anlamda bir ilk olmasına karşın bugünkü anlamda algıladığımız sistematik bir reklam tanıtım unsuru kapsamına girmez.
Zorunluluktan kaynaklanan kendiliğindenci bir hareket olarak algılamak sanırım daha yerinde olur.

Yorumlayın...

İmparotorlukların ulus devletlere, tarımsal üretimin sanayi üretimine dönüştüğü

Avrupa'da benzer üretim alanlarında benzer ürünlerin ortaya çıkmasıyla birlikte pazara sunulan ürünlerin birinin diğerinden üstünlüğünün ortaya çıkartılması ve
pazarda aynı ürün yelpazesi içerisinden bazılarının öne çıkartılması ve satışının artırılmasına yönelik olarak reklam ve tanıtım unsurlarının sistematik olarak ortaya çıkmasına yol açtı.
Amaç benzer ürünlerin, benzer özelliklerinin sanki birbirlerinden üstün ve benzersiz olduklarına yönelik tanımlama ve yönlendirici satış desteği sağlayıcı bir bakış açısının ortaya çıkartılması ve üretimi gerçekleşen ürünün benzerlerinden daha çok satılmasının sağlanması çalışmasıdır.

O tarihten başlayarak artık her üretilen ürün sistematik

reklam - tanıtım unsurlardan payını alacaktır.
Artık çeşitlilik artmış hatta tarihte görülmeyecek kadar çeşitliliğe ve karmaşıklığa ulaşılmanın yolu açılmıştır.
Aynı takım elbiseyi üreten yüzlerce firma, aynı peyniri üreten tonlarca fabrika açılmıştır.
Hayvansal gıdaların çeşitliliği onlarca süt markasının ortaya çıkması ve bunların sonuçta aynı temele dayalı olması düşüncesinin tüketicinin beyninden silinmesine yol açmıştır.

Peynir sütten üretilir, süt ise inekten...

Peki o zaman temel üretici aslında inektir diye düşünebilir miyiz?
Hayır. Temel üretici artık inek değil fabrikadır.
Üretici fabrika inekten sütü, sütten de peyniri ortaya çıkartan üretim tezgahıdır.
Üretimde uzmanlaşmanın ortaya çıkması ve her geçen gün yaşamın diğer alanlarında da kendisini hissettirmesi aslında birkaç bin yıl önce ortaya malını satmaya çalışan
tüccarın tuttuğu ve çarşıda, pazarda bağırttığı çığırtkan ile mevcut malı tüketme amaçlı ortaya çıkartılan ilkel reklamcılık anlayışının yerini sistematik ve kendisini sürekli yenileyen
sistemle entegre olmuş kapitalist üreticinin pazara sunacağı ürünü allayıp pullayıp tüketicinin gözünün ve belleğinin içerisine sokan ve bunu bir anlamda da
grafik tasarımcıya yaptıran bir anlayış ortaya çıkması sağlanmıştır.
Tüketim toplumu oluşturma amacının ilk nüveleri...

Burada grafik tasarımcı asıl amaca alet olmanın ötesinde kendisini sanatsal bir etkinliğin içerisinde hisseden bir ruh haliyle olaya yaklaşan ve bu

asil amaç için neredeyse gündüzünü gecesine katan, ortaya çıkarttığı çalışmaların beğenilmesi için kendini paralayan bir noktaya getirildiğinin ise ne yazık ki farkında bile olamamaktadır.
Genel amaca yani üretilen her tür malın tüketiminin,
daha çok tüketilmesinin hatta sonuna dibine kadar tüketilmesinin sağlanmasına hizmet etmenin ötesinde herhangi bir işe yaramayan grafik tasarımcı kendisini
üretim / tüketim zinciri içerisinde önemli bir kişilik gibi görmenin ötesinde bu anlamda kendisine ödenmesi gereken emeğinin karşılığı hak ettiği ücreti bile alamamaktadır.
Ortada şamar oğlanı modunda sinirsel gerilmeler, ruhsal gelgitler yaşayan ve hazırladığı her tasarımın sonrasındaki sunumlarda birincil dereceden stres ve sorumluluk altına sokulan grafik tasarımcılar tavşanın suyunun suyu örneğinde olduğu üzere harcadıkların eforun ve emek gücünün karşılığına denk düşen bir gelir düzeyine layık görülmektedirler.

Tüm bunların ötesinde isterseniz gelin konuya bir başka açıdan bakalım...

Üretilen ürün yelpazesini oluşturan ürünlerin her bir kaleminin 1 tip olarak üretime sunulduğunu düşünelim.

Ambalajın üzerinde firma isminin olmadığı, ürün markasının yer almadığı, yapay ve gereksiz çeşitliliğin yer almadığı bir durumu düşünelim.
Üretilen her ürün yalnız bilinen temel karşılıkları ile adlandırılsın ve ambalajının üzerinde bunlar yer alsın.

- Süt
- Peynir
- Kağıt Mendil
- Traş Bıçağı
- Margarin
- Televizyon
- Çamaşır Makinası
- Doğalgaz Sobası
- Otomobil
- Bilgisayar...


Bu aşamadan sonra herhangi bir grafik tasarımcının bu tür kalemlerin satışını yönlendirmek, yönetmek, bilinç altına hitap eden, üretilen markanın bilinirliğine, tanınırlığına, tüketiminin arttırılmasına yönelik basılı tanıtım materyallerini ya da buna benzer

reklam - tanıtım unsurlarını hazırlamasının bir anlamı veya değeri olur mu..?
Çok komik bir durum ama bence olmaz...
Hatta olması anlamsız olur. Bu şekilde düşündüğümüzde üzerinde büyük harflerle " SÜT " yazan beyaz bir kutunun herhangi bir ekstra tanıtımsal grafik öge ile süslenmesinin de anlamı olmaz.
Çünkü üretilen ve pazara sunulan bu ürünün üzerinde herhangi bir marka yok.
Tüketime sunulan ürün bazında çeşitlilik yok.
Falanca marka Süt yerine kutunun veya şişenin üzerinde sadece " SÜT " yazıyor.
Adına süt denen bu ürünün pazarda rakibinin olmaması nedeniyle ekstra bir tanıtımının yapılmasının da herhangi bir değeri ve anlamı yok.
Pazara sunulan yukarıda örneklerini verdiğim her ürün için bu tanımlamayı yapabiliriz.

Grafik tasarımcı

üretilen ürünlerin marka çeşitliliğinin ortaya çıkması ve bu markaların birbirleriyle pazarda rekabet etmelerinin sonucunda ihtiyaç duyulan görsel tanıtım malzemelerinin tüketiciyi yönlendirmek
ve en önemlisi de tanıtımı yapılacak marka ve ürünün pazarda daha çok aranmasını ve
tüketilmesini sağlamak düşüncesinin ortaya çıktığı an devreye girer.

Bu anlamda grafik tasarımcı aslında tüketimi körükleyen ve pazarı yönlendiren marka bilincinin oluşmasını ve pazar payının artırılmasını birincil dereceden sağlayan gözardı edilemeyecek derecede önemli bir unsurdur.

Alıntıdır.
 

Grafiks

Üye
31 Ağu 2011
60
0
cyprus
Yaratıcılık ve tasarım

Gözlemlediğim kadarıyla sık sık birbirine karıştırılan iki kavramdır bunlar.

Bazen tasarımın yaratıcılık ile aynı olduğu, tasarımın bir yetenek olduğu veya yaratıcığın yetenek olduğundan söz edilir.

Hiç kuşkusuz, bu yazıda yaratıcılıktan bahsederken, bunun ilahi yaratıcılık ile karıştırılamıyacağını, burada
"Creativite" den bahsedeceğimizi öncelikle söylemek istiyorum.
Terimlerin doğru kullanılması için şimdiden basit tanımlar yapmakta fayda görüyorum.

Yaratıcılık,

hemen bir tanım yapmak gerekirse, bu edimin sadece grafik konusunda olmayacağı, genel olarak bütün sanatsal üretim alanlarını kapsayacağını düşünerek kısaca,
"çeşitleme (varyasyon) yapabilme yeteneği" olarak tanımlanabilir.
Daha geniş tanımlar da yapılabilir, hatta beyindeki bazı merkezler ile de bağlantı kurulabilir.
Tanımın bu kısmı beni aşıyor, ama, yaratıcılığın zeka ile bağlantılı olduğu söylenebilir.
Çünkü genellikle, yaratıcı yeteneğe sahip olanların aynı zamanda zeki oldukları gözlemlenebilir.

Yaratıcılık neredeyse herkeste vardır!
Fakat bu, miktar meselesidir.
Herkeste aynı düzeyde olmaz.
Mozart, küçüklüğünde, duyduğu her melodiyi hemen çeşitleme yöntemiyle kendine özgü tasarımlara çevirirdi.
Yetişkinliğinde ise zaten üslubunu oluşturmuştu.

Yaratıcı insanlarda bitmez tükenmez bir çeşitleme yeteneği vardır.
Her defasında yeniden üretebilir, üslup çerçevesinde bağımsız eserler ortaya çıkarabilir.
Dikkatli bir izleyici, Nuri İyem'in tablolarında kendini tekrarlamadığını, her defasında farklı eserler ortaya koyduğunu görür.
Aynı tespiti, örneğin Brahms'da da yapabilirsiniz.
Dikkatli bir Brahms dinleyicisi, eserin anonsu yapılmasa bile eserin Brahms'a ait olduğunu tahmin edebilir.

Yaratıcılığın,

bugün bir yetenek olduğu, doğuştan geldiği rahatlıkla söylenebilir.
Fakat çoğu kimse, yeteneğinin ya farkında değildir, ya da yeteneğini ortaya çıkaracak ortamlarda değillerdir.
Yeteneğini ortaya koyacak ortamlara ulaşamadan kaybolup giderler..
Yaratıcı eğitime önem verilen batılı eğitim sistemleri, bu yetenekleri bir ölçüde kazanmaktadır.
Konusu ne olursa olsun her eğitici, bu yaratıcı formasyonların ortaya çıkmasına katkıda bulunmalıdır.

Yaratıcı yeteneklerin ortaya çıkarılmasında, çalışılan kurumun da ciddi etkileri vardır. Bazen, oldukça yetenekli bir grafikerin, iş akışı içinde bencil bir Art Direktörün bu gelişime köstek olduğunu da görmüşümdür.

Konudan sapmadan, tasarımın tarifini yapacak olursak,
Tasarım; kısaca bilgidir.
Grafik konusu çerçevesinde düşünecek olursak, planlama, yerleştirme, ahenk oluşturma..
bilgileri gibi kavramlarla tanımlanabilir.
Grafiker, nasıl iş üreteceğini tasarım bilgisi ile yapar.
Leke bilgisi,
renk bilgisi,
tipografi....
bilgileri grafik tasarımın unsurlarıdır.
Ama tasarım genel bir kavramdır.
Edebiyatçı da eserini tasarlayarak yapar,
heykeltraş da, mimar da aynı süreci izler.
Hatta müzisyen de tasarım yapar, eserini oluşturur.

Ama tasarım; yaratıcılık değildir.

Tasarım öğrenilir.
İster okulundan,
ister ustasından,
isterse kitabından...

Her tasarım yapan, yaratıcı olamayabilir.
Zaten, iyi bir tasarımcıyı piyasada öne çıkaran, onun tasarım bilgisi yanında, yaratıcı bir dimağa da sahip olmasıdır.
Ancak yaratıcı bir yeteneğe sahip olan bir grafiker, eğer güçlü bir tasarım bilgisine de sahip ise hızla yükselir.
Tabii ki şans faktörünü de küçümsemiyorum.

Şu sözü aklımıza kazımalıyız:

Şans, hazırlıklı kafalara güler.

Piyasamızda,
her grafikerin tasarım yaptığını söylüyoruz.
Zaten grafiker, sadece tasarım yapar.
İyi grafiker, tasarım bilgisini yaratıcı yeteneğiyle ortaya koyan grafikerdir.
Bu iki özelliği yapısında bulunduran grafiker, hemen göze çarpar, hızla yükselir.
Fakat grafiker aynı zamanda dizgi yapmaz, metin oluşturmaz, fotoğraf çekmez vs..
Ama ister ise, bu konularda yeteneği ve bilgisi de var ise yapabilir.
Bu ayrı bir konu. Ama bir grafikere, şunun metnini de yaz, bir de slogan bul deniyorsa, ya da şu ürünlerin fotoğraflarını bir çekiver deniyorsa, ya da "kap şurdan iki çay, getiriver" deniyorsa bu yanlıştır.
Bunlar, grafikerin işi değildir.
Metni metin yazarı, fotoğrafı fotoğrafçı çeker. Grafiker bunların tasarımına katkıda bulunur ama asıl işi grafik tasarımdır.

Sonuç olarak şunlar söylenebilir:

Tasarım bilgiye dayanır. Yetenek değildir.
Yaratıcılık yetenektir.
Yaratıcı olmadan da tasarım yapılır.

Yaratıcı olmayan ya kendini tekrar eder, ya da başkalarını taklit eder.
Yaratıcı, eserini ortaya koymak için tasarım bilmek zorundadır.
Tasarım eğitimle olur.
Yaratıcılık eğitimle olmaz, kişide yaratıcılık pırıltısı olmalı. Bu varsa vardır. Yoksa yoktur.
Yaratıcılık geliştirilebilir.

Ama sadece varolan bir şey geliştirilebilir.
Zaten yaratıcılığı geliştiren bilgiler, tasarım bilgileridir.

Güzel Sanatlar Fakültelerinde tasarım bilgileri, sanat tarihi, vs. bilgileri verilir.
Yaratıcılık öğretilmez.
Türkiye'de iki elin parmak sayısı kadar GSF vardır.
Bunların hepsi, resim bilgisi, grafik bilgisi, fotoğraf bilgisi aktararak öğrencilerini mezun ederler.
Ama her resim bölümü mezunu iyi bir ressam olacak diye bir şey yoktur.
Aynı şey mimarlık, fotoğrafçılık, grafik... bölümleri için de söylenebilir.
İyi bir ressam olabilmek için tasarım bilgisi yanında yaratıcılık da gereklidir.
Bu yüzden, yüzlerce mezun çıkar, ama bazı yıllar ya bir iki, bazı yıllar hiç ressam çıkmaz!

Demek tasarım bilgisi yetmiyor. Biraz da peri tozu lazım.

Alıntıdır.
 

Grafiks

Üye
31 Ağu 2011
60
0
cyprus
yaratıcılık ve tasarım üzerine bir kaç görsel....

5339.jpg


bu çalışmanın yapan arkadaştan özür dileyerek yazıyorum hiç bir özelliği ve değeri yoktur
tasarım ve yaratıcılıkla hiç bir ilgisi yoktur..

5399.jpg


bu çalışma tasarıma örnektir yaratıcılık yoktur ama tasarım olarak değeri vardır

5430.jpg


işte yaratıcılık budur tasarım konusunu farklı örneklerle göstermeye çalıştım
umarım faydası olmuştur..

resimlerde kullanılan isimlerin ve görsellerin benimle hiç bir ilgisi yoktur
sadece alıntıdır...
 

gringoxx

Katılımcı Üye
26 Ağu 2011
484
0
.
iyi bit paylaşım yapmışsın arkadaşım burda kendine grafikerim diytenlerin ihtiyacı olan bir paylaşım bu. bence grafik ve tasarım bilgisi olmayanlar okusun biraz
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.