KIYAMET ALAMETİ UYDURMALARI:
İSALAR, MEHDİLER,DABBE,YECCUC MECUC,DECCAL?
NOT:(Bu Kuran kaynaklı bir görüştür,Birde bu yazının aksi iddialar vardır,bu yaznın ardından o yazılarıda yayınlayacağız,Karar sizin)
Kuranda dünyamızın da bir sonu olduğu söylenir. Dünyamızın sonu ve bundan sonra başlayan süreç saat veya kıyamet olarak tarif edilir. Kıyamet alametlerinden kasıt da bu oluşuma yakın zaman diliminde olacak olaylardır. Dolayısıyla bu olayları görmek kıyametin yakın olduğunun habercisi olacaktır. Kuranda olmayan izahların halka nasıl yutturulduğunu ve din adına uydurulan hurafeleri gösterebilmek için bu bölümde Kıyamet Alametlerini işleyeceğiz. Kıyamet alametlerini işlerken ilk önce Kuranda hiç geçmemesine rağmen gerçekleşmesine inanmanın İslamın şartı, inanmamanın kafirlik olarak ilan edildiği konulardan 1- Mehdilik, 2- Deccaliyet, 3- Hz. İsanın yeniden gelişini işleyeceğiz. Daha sonra ise Kuranda bir iki ayette bahsedilen, fakat hadislerde yüzlerce yalanla şişirilen konulardan 4- Yecuc-Mecuc ve 5- Dabbe konularına değineceğiz.
MEHDİLİK VE DECCALİYET
Mehdi kıyamet alametleri içinde en popüler olan, hakkında en çok hadis uydurulan ve en çok istismar edilen karakterdir. Hadisler kullanılarak oluşturulan bu karakterin kıyamete yakın dünyaya geleceğine, herkesi yenip dünyaya hakim olacağına, daha sonra gelecek Hz. İsa ile buluşup dünyayı yöneteceğine, bunları gerçekleştirmek için ise Deccal ile savaşacağına inanılır. Hadislere göre Mehdi kadar, Mehdinin talebeleri de üstün yeteneklere sahip sıra dışı kişilerdir. Tüm bu yeteneklere sahip olabilmek, kendi şeyhinin, kendi liderinin Mehdi olduğunu ispat edebilmek için binlerce hadis uydurulmuştur. Bu yüzden Mehdinin dış görünüşü hakkında, yapacakları hakkında, çıkacağı yer hakkında birbiriyle çelişen birçok hadis vardır. Mesela bir hadise göre Mehdi Şamdan çıkacakken, diğerine göre Kufeden, bir diğerine göre İstanbuldan, bir başka hadise göreyse Medineden çıkacaktır. İlk nesiller kendi şeyh ve liderini Mehdi çıkarmak için o kadar çok hadis uydurmuşlardır ki sonraki nesillerin hadis uydurmasına gerek kalmamıştır. Bu nesiller de kendi liderlerine uyan hadisleri doğru kabul etmiş, diğer hadisleri yorumla saptırmış veya yalanlamışlardır. Örneğin liderleri küçük burunluysa, Mehdi küçük burunludur hadisini kabul etmişler, Mehdinin gaga burunlu olduğuna dair hadisleri gözardı veya inkar etmişlerdir. Bu yüzden İslam aleminde Mehdi enflasyonu yaşanmıştır. Şu anda Mehdi sanılan bir dîni grup lideri var mı diye sorulabilir. Buna cevabımız Acaba hangi grup kendi liderini Mehdi sanmıyor ki! şeklindedir.
HER TARAF MEHDİ KAYNIYOR
Gerek Türkiyedeki, gerek İslam alemindeki gelenekçi cemaatleri iyi tahlil etmemiz için Mehdilik olgusunu iyice kavramamız gerekmektedir. Biz Türkiyedeki bizce en büyük olan on geleneksel İslami cemaati bir kenara yazdık ve sonra bunların hangisinin şeyhini, liderini Mehdi zannettiğini araştırdık. Sonuçta tamamına yakınının kendi şeyhini, liderini Mehdi sandığını gördük. Bu da gerçek manada İslami cemaatleri kavramak için Mehdiyet olayını bilmenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. (Unutmayın ki cemaatlerin büyük bir kısmı Mehdiyet konusunda açık konuşmaz. Bu konuyla ilgili bilgileri kendi içine girenlere bile hemen açıklamazlar. Birçok cemaatte bu bilgileri açıklayan şeyhin kendisi değil, onun en yakın halkası olmaktadır.) Hadislerde Mehdinin kendisinin bile Mehdi olduğunu söylemeyeceği de nakil edilir. Cemaatler bu hadisi liderlerinin Mehdiyetini gizlice, kulaktan kulağa, basının ve diğer kuruluşların önünde belli etmeden yaymalarının daha iyi olduğuna işaret kabul ederler. Mehdiyet bir cemaate büyük bir kuvvet verir. Liderinin; 1400 yıl önce tarif edilen, bazı Peygamberlerle eşit üstünlükte olan, dünyaya hakim olacak kişi olması, liderin müritlerinde çok güçlü bir bağlılık oluşturur. Bu bağlılıkla müritler tüm enerjilerini, tüm paralarını, tüm olanaklarını şeyhin eline teslim ederler. Şeyhin hiçbir lafını tartışmayı bile düşünemezler. 1400 yıl önce hadislerle müjdelenmiş, dünyayı fethedecek Mehdiye karşı gelmek kimin haddine düşmüştür? Liderini Mehdi diye yüceltenler, Mehdinin talebeleri olma vasfıyla 1400 yıl önceki hadislerde müjdelendikleriyle uyutulurlar. Mehdinin halife olacağına dair izahlar, grup liderlerinin uzun vadeli ayaklanma, darbe gibi organizasyonlarla halifeliğe oturtulması gerektiğine dair planları da düşündürür. İslam tarihi kendini Mehdi sanıp ayaklanmalar çıkartmış ve yüzlerce kişinin ölümüne sebep olmuş şizofrenlerin örnekleriyle doludur. (Kubilay vakasında olduğu gibi)
HUMEYNİNİN MEHDİLİKTEN GELEN GÜCÜ
Şiilikte Mehdilik konusu imanın şartlarındandır. Şiilikteki bu konuya atfedilen önem Sünniliğin de üstündedir. Mehdinin hicri 256da doğan Hasan Askerinin oğlu Muhammed olduğu, ortadan kaybolduğu ve günü gelince meydana çıkıp vazifeyi alacağı inancı Şiiliğin temel inançlarındandır. Şu anda hicri 1400lü yıllarda olduğumuz düşünülürse Şiilerin temel inancına göre Mehdi 1100 yıldan fazla bir süredir bizle saklambaç oynayan bir kişidir. Geleneksel İslamcılar içinde kalabalık bir kitleyi temsil eden Şiilerin bu inancı geleneksel kitlelerin aklı nasıl bir kenara bırakıp, Kuran yerine mezheplere, hem de en saçma izahlarına rağmen tabi olabildiklerini göstermektedir. Şii yönetimleri ve İran devrimini tahlil etmek için de Mehdilik konusunun bilinmesi çok önemlidir. Şiilere göre Mehdi ortaya çıkıncaya kadar onun vekilleri hüküm sürecektir ve vekillere itaatsizlik, Mehdiye itaatsizliktir, Mehdiye itaatsizlik ise Allaha isyandır. Ayetullah Humeyni de Mehdinin bir dönemdeki vekili kabul edilmekteydi. Böylece Ayetullah Humeyni halkı kontrol edecek ve yönlendirecek kuvveti Mehdi vekilliğinden alıyordu. Humeyniye itaat Şii inancında farzdı. İran devriminde halkın bölünmeden tek kaynaktan büyük bir bağlılıkla idare edilip ayaklanmasının altında da Mehdiyet inancı vardır. Yani yakın tarihte önemli yeri olan Şii-İran devrimini iyi anlamanın yolu da Mehdiyet konusunu iyi analiz etmekten geçmektedir. Şiilikte, Sunnilikteki binlerce Mehdiye karşı tek bir saklambaç oynayan Mehdi vardır, fakat bu Mehdinin Humeyni gibi vekilleri bile sırf bu vekaletten dolayı ihtilal yapacak gücü ellerinde bulundurmuşlardır.
ÖLÜ DİRİLTEN DECCAL
Deccal ise Mehdinin savaşacağı kişidir. Şeyhini Mehdi ilan edenler şeyhine karşı çıkan veya şeyhin yaşadığı devirde karşı fikirlere sahip bir kişiyi Deccal ilan ediverirler. Böylece Mehdiyete hizmeti ibadet sananlar, Deccaliyetin ordu veya fikir sistemiyle savaşı da ibadet sayarlar. Hadislerde bir Mehdi, bir Deccal tarifi varken binlerce kişinin Mehdi ve onlara karşı binlerce kişinin Deccal ilan edilmesi konunun nasıl zıvanadan çıktığını gösterir. Deccal hakkındaki hadislerde Deccalin cenneti ve cehennemi olduğu, ölüleri dirilttiği, alnında kafir yazdığı, kör olduğu, yeryüzünde gelmiş geçmiş en büyük fitne olduğu anlatılır.
Kuranın Mehdi ve Deccal hakkında ne dediğinin cevabı koca bir hiçtir. Yani Kuranda tek bir ayette bile geçmeyen bu karakterler yüzünden binlerce Mehdilerin peşine düşülmüş, birçok gelenekçiliğin düşmanı Deccal diye lanetlenmiştir. Binlerce kişinin kanı dökülmüş, adeta bir İslam mitolojisi oluşturulmaya çalışılmıştır. Her devirde gelecekmiş gibi beklenen Mehdi kişileri tembelliğe itmiş, birçok Mehdi bekleyicisi kendi ürettikleriyle kurtuluşu arayacaklarına, kurtuluşu gelecek Mehdilerden ummuşlardır. Ayrıca mezhepçiler, içinde bulundukları zayıf, hükmedilen, bilimsel olarak geri durumun günahını da kendilerinde arayıp kendilerini düzelteceklerine, uydurma Deccallere suçu yükleyip kurtulmuşlardır.
HZ. İSANIN YENİDEN GELİŞİ İDDİASI
Kuranda yer almamasına rağmen ortaya atılan iddialardan biri de Hz. İsanın kıyamette yeniden geleceğidir. Hadislerde Hz. İsanın Şamın doğusunda beyaz minareye geleceği, Mehdi ile buluşacağı, Deccali öldüreceği anlatılır. 12. bölümde bazı hadis uydurucuları anlatılırken geniş yer verdiğimiz Ebu Hureyrenin, Buhari ve Müslim gibi gelenekçilerin en güvendikleri iki kaynaktaki bir hadisi şöyledir: Allaha yemin ederim ki İsanın adil bir hakem olarak aranıza inmesi yakınlaşmıştır. O indiğinde haçları kırıp domuzları öldürür, cizyeyi kaldırıp maymunu öldürür ve İslamdan başkasını kabul etmez. Hıristiyanlıktan ilk devirlerde dinimize geçenlerin yaydığını sandığımız bu uydurma, Kuran ayetleriyle de uyuşmaz.
Allah şunu demişti: Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden ayıracağım...
3- Ali İmran Suresi 55
Hüseyin Atay bu ayete göndermeler yaparak şu açıklamayı yapar: Hz. İsa hakkında Kuran-ı Kerimin verdiği bilgi içinde onun öldüğü fakat öldürülmediği bilinmektedir. Bunlara göre Hz. İsa ölmüştür, hayatta değildir ve dünyaya dönmeyecektir. Hadislerle iman esasları sabit olmaz ve Kurana ilave yapılamaz. Hıristiyan kültünden ve kültüründen, Hz. Muhammedin vefatından sonra İslam literatürüne geçen hikayelerden birinde; Hz. İsanın ölmediği, göğe çıkarıldığı ve kıyamet kopmadan dünyaya Şamdaki minareden ineceği anlatılmaya başlanmıştır. Hıristiyan mitolojisi İslamlaştırılarak Müslümanların inançları arasına sokulmuştur. Öyle ki buna inanmayanlar, aklı başında sanılanlar tarafından bile kafirlikle itham edilmektedirler. (Hüseyin Atay, Kurana Göre Araştırmalar, sayfa 53)
Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. O Allahın elçisi ve Peygamberlerin sonuncusudur.
33-Ahzab Suresi 40
Ayetten Peygamberimizin son Peygamber olduğunu anlıyoruz. Kuranda Hz. İsanın da Peygamber olduğu geçtiğine göre, Peygamberimizden sonra Hz. İsanın gelişi Kuranın bu ayetiyle çelişir.
Selam üzerimedir doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün.
19-Meryem Suresi 33
Meryem suresinde, Hz. İsanın ağzından nakledilen yukarıdaki sözlerde, Hz. İsanın üç önemli gününden bahsedilir. Görüldüğü gibi bu günler sayılırken Hz. İsanın kıyamette dünyaya yeniden geleceği şeklinde bir günden bahsedilmez. Eğer böyle bir gün olsaydı, elbette ki bu da yalanlarla dolu hadislere bırakılmadan, şüpheye yer bırakmayacak şekilde Kuranda belirtilirdi.
Ne yazık ki Kuranın belirtmediği ve Kuran ile çelişen Hz. İsanın gelişi hikayesi, yüzlerce sahte İsanın çıkışına yol açmıştır. Sahte Mehdi enflasyonu gibi, sahte İsa enflasyonu da akıl hastanelerimizin önemli vakalarına baz teşkil etmiştir.
YECUC MECUC
Yecuc Mecuc, Kuranda bahsedilen bir kavmin ismidir. Mehdiyet, Deccaliyet, Hz. İsanın yeniden dünyaya geleceği Kuranda yer almamasına karşın kıyamet alametleri olarak anlatılırken, Yecuc Mecuc konusunda Kuranda olmayan, Kurana uymayan saçma izahlar, Kuranda geçen Yecuc Mecuc konusunu detaylandırmak için anlatılmıştır. Yecuc Mecuc, Kuranda iki surede şu şekilde geçmektedir:
93-İki setin arasına kadar ulaştı, onların önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu.
94-Dediler ki Ey Zulkarneyn, Yecuc Mecuc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set inşa etmen için sana vergi verelim mi?
95-Dedi ki Rabbimin beni içinde tuttuğu imkan ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel güçle yardım edin de sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel yapayım.
96-Bana demir kütleleri getirin. İki ucu eşit düzeye gelince körükleyin. dedi. Onu ateş haline getirince Bana erimiş bakır getirin dökeyim dedi.
97-Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler.
98-Dedi ki Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır.
18- Kehf Suresi 93-98
96-Yecuc ve Mecucun önü açıldığı zaman onlar her tepeden akın ederler.
97-Gerçek olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik.
21-Enbiya Suresi 96-97
Yecuc Mecucun Kuranda geçtiği ayetleri, bu konuya ilave yapılan uydurmalarla ayırt edebilmeniz için yazdık. Bir izaha göre Yecuc Mecuc Hz. Ademin rüyalanması sonucu toprağa akan spermlerden oluşmuş bir millettir. Yecuc Mecucun toprağın altında bir karış boyunda bir millet olduğu, kıyamete yakın yeryüzüne çıkacağı diğer bir açıklamadır. İbni Abbasın rivayetine dayanan bu son hadise karşı İbni Ebi Hatem Şueyhin hadisi ise şöyledir: Onlar üç sınıftır. Birinci sınıf büyük ağaç gibidir. İkinci sınıf dört arşın uzunluk ve dört arşın da genişliktedir. Üçüncü sınıf da kulaklarından birini yatak edip ikincisini yorgan yapıyorlar. Tüm bu birbirleriyle çelişkili nakillerinden daha ilginci ise Yecuc Mecucun Türkler olarak tarif edilmesidir. Yecuc Mecucu aşağılayan tüm hadislerin arasına Yecuc Mecucun Türkler olduğu izahının girmesi, Türk düşmanı Arap milliyetçiliğinin hadis uydurmada nasıl etkin olduğunu göstermektedir.
DABBE
Kuranda tek bir ayette geçen Dabbe aynı Yecuc ve Mecuc gibi uydurma, mitolojik hadislerle anlatılarak sunulmaya çalışılmış ve her seferinde olduğu gibi ortaya çıkan tablo rezillik olmuştur. Önce Kuranda geçen dabbe ile ilgili ayeti görelim:
O söz başlarına geldiği zaman onlara yerden bir Dabbe çıkarırız. O da insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını söyler.
27- Neml Suresi 82
Bu tek ayete karşın geçen acayip hadislerden biriyse şöyledir:
Dabbenin başı öküz başı gibi, gözü domuz gözü gibi, kulağı fil kulağı gibi, boynuzu keçi boynuzu gibi, boynu deve kuşunun boynu gibi, göğsü aslan göğsü gibi, rengi kahverengi gibi, böğrü kedi böğrü gibi, kuyruğu koç kuyruğu gibi, ayakları deve ayağı gibidir. Ayrıca çok daha garip hadisler vardır ki bunlardan kimine göre Dabbenin başı gökte, kuyruğu kutupta, ayakları Arabistan yarımadasındadır. Kimine göreyse Dabbenin bir elinde Hz. Süleymanın mührü, diğer elinde Hz. Musanın asası vardır. Diğer tüm konularda gördüğümüz gibi Kuran dışında dîni kaynak arayanların karşılaşacakları izahlar bunların benzerleridir.
DABBENİN NE OLDUĞUNUN TAHMİNLERİ
Dabbenin ne olduğu tahmin edilecekse bu ayete bakılıp tahmin edilecektir. Bu konuda hiçbir tahminimiz yoktur. Fakat tahmini olan bazı kişiler de vardır. Örneğin Reşad Halifeye göre Dabbe bilgisayar olabilir. Kuranın 19 mucizesinin bulunmasına yarayan bilgisayar insanların inançsızlıklarını çürütmektedir. Said Nursiye göre Dabbe dişten tırnağa yerleşecek virüs tipi bir canlı olabilir. Bu iki yazarın bu tahminlerini neye dayandırdıklarının ayrıntılarına girmiyoruz. Sadece Dabbenin ne olabileceğine dair farklı tahminler yapıldığını göstermek istedik. Belki de Dabbeyi tahmin edememizin nedeni Dabbenin henüz çıkmamış oluşudur. Bu yazıda bizim yapmak istediğimiz de zaten Dabbeyi tahmin etmek değildir.
Mitolojik uydurmalara dönüşen kıyamet alametleri ve özellikle Mehdi, Deccal ve Hz. İsanın yeniden gelişi çerçevesindeki iddiaların sonucu tam bir rezalet, tam bir perişanlıktır. Yecuc ve Mecuc ile Dabbe konularıysa sadece ve sadece Kuran çerçevesinde ele alınmalı, gösterdiğimiz saçma hadisler yok sayılmalı, bir tahmin yapılacaksa da böyle yapılmalıdır. Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.
İSALAR, MEHDİLER,DABBE,YECCUC MECUC,DECCAL?
NOT:(Bu Kuran kaynaklı bir görüştür,Birde bu yazının aksi iddialar vardır,bu yaznın ardından o yazılarıda yayınlayacağız,Karar sizin)
Kuranda dünyamızın da bir sonu olduğu söylenir. Dünyamızın sonu ve bundan sonra başlayan süreç saat veya kıyamet olarak tarif edilir. Kıyamet alametlerinden kasıt da bu oluşuma yakın zaman diliminde olacak olaylardır. Dolayısıyla bu olayları görmek kıyametin yakın olduğunun habercisi olacaktır. Kuranda olmayan izahların halka nasıl yutturulduğunu ve din adına uydurulan hurafeleri gösterebilmek için bu bölümde Kıyamet Alametlerini işleyeceğiz. Kıyamet alametlerini işlerken ilk önce Kuranda hiç geçmemesine rağmen gerçekleşmesine inanmanın İslamın şartı, inanmamanın kafirlik olarak ilan edildiği konulardan 1- Mehdilik, 2- Deccaliyet, 3- Hz. İsanın yeniden gelişini işleyeceğiz. Daha sonra ise Kuranda bir iki ayette bahsedilen, fakat hadislerde yüzlerce yalanla şişirilen konulardan 4- Yecuc-Mecuc ve 5- Dabbe konularına değineceğiz.
MEHDİLİK VE DECCALİYET
Mehdi kıyamet alametleri içinde en popüler olan, hakkında en çok hadis uydurulan ve en çok istismar edilen karakterdir. Hadisler kullanılarak oluşturulan bu karakterin kıyamete yakın dünyaya geleceğine, herkesi yenip dünyaya hakim olacağına, daha sonra gelecek Hz. İsa ile buluşup dünyayı yöneteceğine, bunları gerçekleştirmek için ise Deccal ile savaşacağına inanılır. Hadislere göre Mehdi kadar, Mehdinin talebeleri de üstün yeteneklere sahip sıra dışı kişilerdir. Tüm bu yeteneklere sahip olabilmek, kendi şeyhinin, kendi liderinin Mehdi olduğunu ispat edebilmek için binlerce hadis uydurulmuştur. Bu yüzden Mehdinin dış görünüşü hakkında, yapacakları hakkında, çıkacağı yer hakkında birbiriyle çelişen birçok hadis vardır. Mesela bir hadise göre Mehdi Şamdan çıkacakken, diğerine göre Kufeden, bir diğerine göre İstanbuldan, bir başka hadise göreyse Medineden çıkacaktır. İlk nesiller kendi şeyh ve liderini Mehdi çıkarmak için o kadar çok hadis uydurmuşlardır ki sonraki nesillerin hadis uydurmasına gerek kalmamıştır. Bu nesiller de kendi liderlerine uyan hadisleri doğru kabul etmiş, diğer hadisleri yorumla saptırmış veya yalanlamışlardır. Örneğin liderleri küçük burunluysa, Mehdi küçük burunludur hadisini kabul etmişler, Mehdinin gaga burunlu olduğuna dair hadisleri gözardı veya inkar etmişlerdir. Bu yüzden İslam aleminde Mehdi enflasyonu yaşanmıştır. Şu anda Mehdi sanılan bir dîni grup lideri var mı diye sorulabilir. Buna cevabımız Acaba hangi grup kendi liderini Mehdi sanmıyor ki! şeklindedir.
HER TARAF MEHDİ KAYNIYOR
Gerek Türkiyedeki, gerek İslam alemindeki gelenekçi cemaatleri iyi tahlil etmemiz için Mehdilik olgusunu iyice kavramamız gerekmektedir. Biz Türkiyedeki bizce en büyük olan on geleneksel İslami cemaati bir kenara yazdık ve sonra bunların hangisinin şeyhini, liderini Mehdi zannettiğini araştırdık. Sonuçta tamamına yakınının kendi şeyhini, liderini Mehdi sandığını gördük. Bu da gerçek manada İslami cemaatleri kavramak için Mehdiyet olayını bilmenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. (Unutmayın ki cemaatlerin büyük bir kısmı Mehdiyet konusunda açık konuşmaz. Bu konuyla ilgili bilgileri kendi içine girenlere bile hemen açıklamazlar. Birçok cemaatte bu bilgileri açıklayan şeyhin kendisi değil, onun en yakın halkası olmaktadır.) Hadislerde Mehdinin kendisinin bile Mehdi olduğunu söylemeyeceği de nakil edilir. Cemaatler bu hadisi liderlerinin Mehdiyetini gizlice, kulaktan kulağa, basının ve diğer kuruluşların önünde belli etmeden yaymalarının daha iyi olduğuna işaret kabul ederler. Mehdiyet bir cemaate büyük bir kuvvet verir. Liderinin; 1400 yıl önce tarif edilen, bazı Peygamberlerle eşit üstünlükte olan, dünyaya hakim olacak kişi olması, liderin müritlerinde çok güçlü bir bağlılık oluşturur. Bu bağlılıkla müritler tüm enerjilerini, tüm paralarını, tüm olanaklarını şeyhin eline teslim ederler. Şeyhin hiçbir lafını tartışmayı bile düşünemezler. 1400 yıl önce hadislerle müjdelenmiş, dünyayı fethedecek Mehdiye karşı gelmek kimin haddine düşmüştür? Liderini Mehdi diye yüceltenler, Mehdinin talebeleri olma vasfıyla 1400 yıl önceki hadislerde müjdelendikleriyle uyutulurlar. Mehdinin halife olacağına dair izahlar, grup liderlerinin uzun vadeli ayaklanma, darbe gibi organizasyonlarla halifeliğe oturtulması gerektiğine dair planları da düşündürür. İslam tarihi kendini Mehdi sanıp ayaklanmalar çıkartmış ve yüzlerce kişinin ölümüne sebep olmuş şizofrenlerin örnekleriyle doludur. (Kubilay vakasında olduğu gibi)
HUMEYNİNİN MEHDİLİKTEN GELEN GÜCÜ
Şiilikte Mehdilik konusu imanın şartlarındandır. Şiilikteki bu konuya atfedilen önem Sünniliğin de üstündedir. Mehdinin hicri 256da doğan Hasan Askerinin oğlu Muhammed olduğu, ortadan kaybolduğu ve günü gelince meydana çıkıp vazifeyi alacağı inancı Şiiliğin temel inançlarındandır. Şu anda hicri 1400lü yıllarda olduğumuz düşünülürse Şiilerin temel inancına göre Mehdi 1100 yıldan fazla bir süredir bizle saklambaç oynayan bir kişidir. Geleneksel İslamcılar içinde kalabalık bir kitleyi temsil eden Şiilerin bu inancı geleneksel kitlelerin aklı nasıl bir kenara bırakıp, Kuran yerine mezheplere, hem de en saçma izahlarına rağmen tabi olabildiklerini göstermektedir. Şii yönetimleri ve İran devrimini tahlil etmek için de Mehdilik konusunun bilinmesi çok önemlidir. Şiilere göre Mehdi ortaya çıkıncaya kadar onun vekilleri hüküm sürecektir ve vekillere itaatsizlik, Mehdiye itaatsizliktir, Mehdiye itaatsizlik ise Allaha isyandır. Ayetullah Humeyni de Mehdinin bir dönemdeki vekili kabul edilmekteydi. Böylece Ayetullah Humeyni halkı kontrol edecek ve yönlendirecek kuvveti Mehdi vekilliğinden alıyordu. Humeyniye itaat Şii inancında farzdı. İran devriminde halkın bölünmeden tek kaynaktan büyük bir bağlılıkla idare edilip ayaklanmasının altında da Mehdiyet inancı vardır. Yani yakın tarihte önemli yeri olan Şii-İran devrimini iyi anlamanın yolu da Mehdiyet konusunu iyi analiz etmekten geçmektedir. Şiilikte, Sunnilikteki binlerce Mehdiye karşı tek bir saklambaç oynayan Mehdi vardır, fakat bu Mehdinin Humeyni gibi vekilleri bile sırf bu vekaletten dolayı ihtilal yapacak gücü ellerinde bulundurmuşlardır.
ÖLÜ DİRİLTEN DECCAL
Deccal ise Mehdinin savaşacağı kişidir. Şeyhini Mehdi ilan edenler şeyhine karşı çıkan veya şeyhin yaşadığı devirde karşı fikirlere sahip bir kişiyi Deccal ilan ediverirler. Böylece Mehdiyete hizmeti ibadet sananlar, Deccaliyetin ordu veya fikir sistemiyle savaşı da ibadet sayarlar. Hadislerde bir Mehdi, bir Deccal tarifi varken binlerce kişinin Mehdi ve onlara karşı binlerce kişinin Deccal ilan edilmesi konunun nasıl zıvanadan çıktığını gösterir. Deccal hakkındaki hadislerde Deccalin cenneti ve cehennemi olduğu, ölüleri dirilttiği, alnında kafir yazdığı, kör olduğu, yeryüzünde gelmiş geçmiş en büyük fitne olduğu anlatılır.
Kuranın Mehdi ve Deccal hakkında ne dediğinin cevabı koca bir hiçtir. Yani Kuranda tek bir ayette bile geçmeyen bu karakterler yüzünden binlerce Mehdilerin peşine düşülmüş, birçok gelenekçiliğin düşmanı Deccal diye lanetlenmiştir. Binlerce kişinin kanı dökülmüş, adeta bir İslam mitolojisi oluşturulmaya çalışılmıştır. Her devirde gelecekmiş gibi beklenen Mehdi kişileri tembelliğe itmiş, birçok Mehdi bekleyicisi kendi ürettikleriyle kurtuluşu arayacaklarına, kurtuluşu gelecek Mehdilerden ummuşlardır. Ayrıca mezhepçiler, içinde bulundukları zayıf, hükmedilen, bilimsel olarak geri durumun günahını da kendilerinde arayıp kendilerini düzelteceklerine, uydurma Deccallere suçu yükleyip kurtulmuşlardır.
HZ. İSANIN YENİDEN GELİŞİ İDDİASI
Kuranda yer almamasına rağmen ortaya atılan iddialardan biri de Hz. İsanın kıyamette yeniden geleceğidir. Hadislerde Hz. İsanın Şamın doğusunda beyaz minareye geleceği, Mehdi ile buluşacağı, Deccali öldüreceği anlatılır. 12. bölümde bazı hadis uydurucuları anlatılırken geniş yer verdiğimiz Ebu Hureyrenin, Buhari ve Müslim gibi gelenekçilerin en güvendikleri iki kaynaktaki bir hadisi şöyledir: Allaha yemin ederim ki İsanın adil bir hakem olarak aranıza inmesi yakınlaşmıştır. O indiğinde haçları kırıp domuzları öldürür, cizyeyi kaldırıp maymunu öldürür ve İslamdan başkasını kabul etmez. Hıristiyanlıktan ilk devirlerde dinimize geçenlerin yaydığını sandığımız bu uydurma, Kuran ayetleriyle de uyuşmaz.
Allah şunu demişti: Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden ayıracağım...
3- Ali İmran Suresi 55
Hüseyin Atay bu ayete göndermeler yaparak şu açıklamayı yapar: Hz. İsa hakkında Kuran-ı Kerimin verdiği bilgi içinde onun öldüğü fakat öldürülmediği bilinmektedir. Bunlara göre Hz. İsa ölmüştür, hayatta değildir ve dünyaya dönmeyecektir. Hadislerle iman esasları sabit olmaz ve Kurana ilave yapılamaz. Hıristiyan kültünden ve kültüründen, Hz. Muhammedin vefatından sonra İslam literatürüne geçen hikayelerden birinde; Hz. İsanın ölmediği, göğe çıkarıldığı ve kıyamet kopmadan dünyaya Şamdaki minareden ineceği anlatılmaya başlanmıştır. Hıristiyan mitolojisi İslamlaştırılarak Müslümanların inançları arasına sokulmuştur. Öyle ki buna inanmayanlar, aklı başında sanılanlar tarafından bile kafirlikle itham edilmektedirler. (Hüseyin Atay, Kurana Göre Araştırmalar, sayfa 53)
Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. O Allahın elçisi ve Peygamberlerin sonuncusudur.
33-Ahzab Suresi 40
Ayetten Peygamberimizin son Peygamber olduğunu anlıyoruz. Kuranda Hz. İsanın da Peygamber olduğu geçtiğine göre, Peygamberimizden sonra Hz. İsanın gelişi Kuranın bu ayetiyle çelişir.
Selam üzerimedir doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün.
19-Meryem Suresi 33
Meryem suresinde, Hz. İsanın ağzından nakledilen yukarıdaki sözlerde, Hz. İsanın üç önemli gününden bahsedilir. Görüldüğü gibi bu günler sayılırken Hz. İsanın kıyamette dünyaya yeniden geleceği şeklinde bir günden bahsedilmez. Eğer böyle bir gün olsaydı, elbette ki bu da yalanlarla dolu hadislere bırakılmadan, şüpheye yer bırakmayacak şekilde Kuranda belirtilirdi.
Ne yazık ki Kuranın belirtmediği ve Kuran ile çelişen Hz. İsanın gelişi hikayesi, yüzlerce sahte İsanın çıkışına yol açmıştır. Sahte Mehdi enflasyonu gibi, sahte İsa enflasyonu da akıl hastanelerimizin önemli vakalarına baz teşkil etmiştir.
YECUC MECUC
Yecuc Mecuc, Kuranda bahsedilen bir kavmin ismidir. Mehdiyet, Deccaliyet, Hz. İsanın yeniden dünyaya geleceği Kuranda yer almamasına karşın kıyamet alametleri olarak anlatılırken, Yecuc Mecuc konusunda Kuranda olmayan, Kurana uymayan saçma izahlar, Kuranda geçen Yecuc Mecuc konusunu detaylandırmak için anlatılmıştır. Yecuc Mecuc, Kuranda iki surede şu şekilde geçmektedir:
93-İki setin arasına kadar ulaştı, onların önünde hemen hemen hiçbir sözü kavramayan bir kavim buldu.
94-Dediler ki Ey Zulkarneyn, Yecuc Mecuc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set inşa etmen için sana vergi verelim mi?
95-Dedi ki Rabbimin beni içinde tuttuğu imkan ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel güçle yardım edin de sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel yapayım.
96-Bana demir kütleleri getirin. İki ucu eşit düzeye gelince körükleyin. dedi. Onu ateş haline getirince Bana erimiş bakır getirin dökeyim dedi.
97-Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler.
98-Dedi ki Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır.
18- Kehf Suresi 93-98
96-Yecuc ve Mecucun önü açıldığı zaman onlar her tepeden akın ederler.
97-Gerçek olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik.
21-Enbiya Suresi 96-97
Yecuc Mecucun Kuranda geçtiği ayetleri, bu konuya ilave yapılan uydurmalarla ayırt edebilmeniz için yazdık. Bir izaha göre Yecuc Mecuc Hz. Ademin rüyalanması sonucu toprağa akan spermlerden oluşmuş bir millettir. Yecuc Mecucun toprağın altında bir karış boyunda bir millet olduğu, kıyamete yakın yeryüzüne çıkacağı diğer bir açıklamadır. İbni Abbasın rivayetine dayanan bu son hadise karşı İbni Ebi Hatem Şueyhin hadisi ise şöyledir: Onlar üç sınıftır. Birinci sınıf büyük ağaç gibidir. İkinci sınıf dört arşın uzunluk ve dört arşın da genişliktedir. Üçüncü sınıf da kulaklarından birini yatak edip ikincisini yorgan yapıyorlar. Tüm bu birbirleriyle çelişkili nakillerinden daha ilginci ise Yecuc Mecucun Türkler olarak tarif edilmesidir. Yecuc Mecucu aşağılayan tüm hadislerin arasına Yecuc Mecucun Türkler olduğu izahının girmesi, Türk düşmanı Arap milliyetçiliğinin hadis uydurmada nasıl etkin olduğunu göstermektedir.
DABBE
Kuranda tek bir ayette geçen Dabbe aynı Yecuc ve Mecuc gibi uydurma, mitolojik hadislerle anlatılarak sunulmaya çalışılmış ve her seferinde olduğu gibi ortaya çıkan tablo rezillik olmuştur. Önce Kuranda geçen dabbe ile ilgili ayeti görelim:
O söz başlarına geldiği zaman onlara yerden bir Dabbe çıkarırız. O da insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını söyler.
27- Neml Suresi 82
Bu tek ayete karşın geçen acayip hadislerden biriyse şöyledir:
Dabbenin başı öküz başı gibi, gözü domuz gözü gibi, kulağı fil kulağı gibi, boynuzu keçi boynuzu gibi, boynu deve kuşunun boynu gibi, göğsü aslan göğsü gibi, rengi kahverengi gibi, böğrü kedi böğrü gibi, kuyruğu koç kuyruğu gibi, ayakları deve ayağı gibidir. Ayrıca çok daha garip hadisler vardır ki bunlardan kimine göre Dabbenin başı gökte, kuyruğu kutupta, ayakları Arabistan yarımadasındadır. Kimine göreyse Dabbenin bir elinde Hz. Süleymanın mührü, diğer elinde Hz. Musanın asası vardır. Diğer tüm konularda gördüğümüz gibi Kuran dışında dîni kaynak arayanların karşılaşacakları izahlar bunların benzerleridir.
DABBENİN NE OLDUĞUNUN TAHMİNLERİ
Dabbenin ne olduğu tahmin edilecekse bu ayete bakılıp tahmin edilecektir. Bu konuda hiçbir tahminimiz yoktur. Fakat tahmini olan bazı kişiler de vardır. Örneğin Reşad Halifeye göre Dabbe bilgisayar olabilir. Kuranın 19 mucizesinin bulunmasına yarayan bilgisayar insanların inançsızlıklarını çürütmektedir. Said Nursiye göre Dabbe dişten tırnağa yerleşecek virüs tipi bir canlı olabilir. Bu iki yazarın bu tahminlerini neye dayandırdıklarının ayrıntılarına girmiyoruz. Sadece Dabbenin ne olabileceğine dair farklı tahminler yapıldığını göstermek istedik. Belki de Dabbeyi tahmin edememizin nedeni Dabbenin henüz çıkmamış oluşudur. Bu yazıda bizim yapmak istediğimiz de zaten Dabbeyi tahmin etmek değildir.
Mitolojik uydurmalara dönüşen kıyamet alametleri ve özellikle Mehdi, Deccal ve Hz. İsanın yeniden gelişi çerçevesindeki iddiaların sonucu tam bir rezalet, tam bir perişanlıktır. Yecuc ve Mecuc ile Dabbe konularıysa sadece ve sadece Kuran çerçevesinde ele alınmalı, gösterdiğimiz saçma hadisler yok sayılmalı, bir tahmin yapılacaksa da böyle yapılmalıdır. Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.