24 Nisan 1872 tarihinde Ruslar Osmanlı Devletine harp ilân ettikleri sırada Osman Paşa Vidin'deki Garp Ordusu kuvvetleri kumandanlığında bulunuyordu. Kendisine verilen emir üzerine Vidin'den 25.000 kişilik kolordusu ile 7 Temmuz 1877 tarihinde Plevne'ye ulaştı. Osman Paşa hiçbir savunma tesisi bulunmayan Plevne'yi çepeçevre kazdırdığı siperler ve toprak tabyalarla kuvvetli bir direnme merkezi vaziyetine getirdi. O vakte kadar görülmemiş bu savunma düzeni Osman Paşa'ya askeri tarihte ehemmiyetli bir yer kazandırdı.
Plevne Kuzey Bulgaristan'da bulunan bir Türk kalesi idi. 1877-78 Türk-Rus savaşı sırasında Gazi Osman Paşa bir avuç askeriyle bu kaleye sığınmış ve bütün imkanları tükeninceye kadar kaleyi müdafaa etmiştir. Çok kolay bir zafer kazanacaklarını sanan Rus birlikleri karşılarında Gazi Osman Paşa ve askerleri gibi sağlam bir kaya görünce Plevne önünde duraklamışlardır. Hiç bir Rus subayının zaferi elde edememesi neticesi Rus Çarı II. Aleksandr, cepheye gelerek komutayı eline almıştır. Yüzlerce Rus topu günlerce kaleyi bombalamış, yedek Rus birlikleri de savaşa katılmış, hatta Romanya Prensi'nden bile yardım alınmış, fakat plevne düşürülememiştir.
Aylar süren bu korkunç kuşatmadan sonra Osman Paşa'nın durumu nazikleşti. Plevne kalesinde cephane azalmış, yiyecek tükenmiş bütün yolları Ruslar tutmuşlardı. Gazi Osman Paşa her şeye rağmen teslim olmuyor, kaleyi son damla kanlarına kadar koruyacaklarını haykırıyordu. Bu arada Padişah II. Abdülhamit tarafından kendisine Gazilik ünvanı verilmiş bu da askerlerimizin maneviyatını çok kuvvetlendirmiştir.
Son olarak büyük hücuma geçen düşman kuvvetlerini de püskürten Gazi Osman Paşa, artık başka çare kalmadığı için ölçülemiyecek kadar sayı üstünlüğü olan Rusları yarıp geçmek ümidi ile kaleden dışarı çıktı. Kanlı çarpışmalar oldu. Gazi Osman Paşanın atı vuruldu, kendisi de sol dizinden yaralandı. Ruslar Türk askerlerini teslim aldılar. Çar II. Aleksandr göz yaşartıcı bir sabır ve kahramanlık örneği veren Gazi Osman Paşa'yı büyük bir törenle kabul etti. Kılıcını almadı.
- Hiç kimse bu kılıcı sizden almak hakkına sahip değildir, bu kılıç dünya durdukça, adınıza şeref verecektir dedi.
Gazi Osman Paşa'ya esir muamelesi yapmadılar. Aylarca Rusya içlerinde dolaştı, gezdi. Sulhdan sonra İstanbul'a dönmesine müsaade edildi. Bizzat Osmanlı Padişahı tarafından ve milletimizin coşkun tezahüratları arasında İstanbul'a gelen Gazi Osman Paşa'ya zamanın en büyük rütbelerinden olan Mabeyn Müşavirliği verildi. Mabeyn Müşaviri, törenlerde Padişahın arabasında ve karşısında otururdu.
Ömrü boyunca samimi ve dindar bir müslüman olarak yaşayan Gazi Osman Paşa, devlete pek büyük hizmetler yaptıktan sonra 1900 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Fatih Camii avlusundaki türbesine gömüldü. Milletimiz O'nun ve Plevne'nin adını marşlara geçirdiler. Hemen hepimizin ezbere bildiği Tuna Nehri Akmam diyor marşı Plevne müdafaası sebebiyle söylenmiştir.
[ame="https://www.youtube.com/watch?v=VuXCwm2EwUU"]https://www.youtube.com/watch?v=VuXCwm2EwUU[/ame]