İnsanlara dini ve Allahı anlatırken dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar vardır. Çünkü herkes müslüman olabilir ama herkes İslamı anlatamaz.
Bu görev, insanları akli ve psikolojik durumlarına göre yorumlayarak muamele edebilen, yumuşak huylu; temiz niyetli, sağlam karakterli kişilere mahsustur. Aksi takdirde tebliğ, yerini nefrete ve düşmanlığa dönüştürebilir.
Örnek verecek olursak, dinsizliğin ve komunizmin bir faydasını göremeyen Ruslar, Rusya Federasyonunun kurulmasından sonra yaptıkları ilk iş kendilerine yeni bir Din aramak olmuştur. Üç dinin kitaplarını araştıran Rus yetkilileri, Kuran-ı Kerimin en akli, hakkaniyetli, doğru ve kendi kültürlerine uygun oldukları kanaatine varırlar. Ardından bazı müslüman temsilcileri çağırıp, kendilerine İslamın anlatılmasını rica ederler. Gelen temsilciler, Allahın varlıgını, kudretini, yeryüzündeki iman hakikatlerini ve İslamın güzelliklerini anlatmak yerine; İslamın domuzu ve içkiyi haram kıldıgını anlatmakla başlayınca Ruslar Hıristiyanlığı seçmişlerdir.
Elbette ki kalpleri evirip çeviren Allahtır fakat Allah korkusu ve sevgisi kalbine işlemiş kişiler değil domuz eti ve içkiden vazgecmek; kendi canlarından bile vazgeçerler. O yüzden, en son anlatılması gereken konu ilk önce anlatılınca o günden sonra Ruslar İslamdan vazgeçmişlerdir.
Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir.
[Araf 155, İbrahim 4]
Rusyanın o gün islamı seçmemesinin tek nedeni, müslüman temsilcilerin uyguladığı yanlış tebliğ politikasıdır.
İnsan psikolojisini bilmeyen, kişilere, akıllarına göre muamele edemeyen sert mizaçlı insanlar bu ulvi görevi yerine getiremezler.
Kuranda da insanın bu zayıf yönü en iyi bilindiğinden içki, direk yasaklanmamış , önce zararlı olduğu bildirilmiş, ardın yasaklanmıştır..
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur :
İnsanlara akıllarına, anlayışlarına göre söyleyin, inkârcı olmasınlar, Allahı ve Resulünü yalanlamasınlar.
[Buhari]
Aklın alamayacağı şeyi söylemek, fitneye sebep olabilir.
Bu görev, insanları akli ve psikolojik durumlarına göre yorumlayarak muamele edebilen, yumuşak huylu; temiz niyetli, sağlam karakterli kişilere mahsustur. Aksi takdirde tebliğ, yerini nefrete ve düşmanlığa dönüştürebilir.
Örnek verecek olursak, dinsizliğin ve komunizmin bir faydasını göremeyen Ruslar, Rusya Federasyonunun kurulmasından sonra yaptıkları ilk iş kendilerine yeni bir Din aramak olmuştur. Üç dinin kitaplarını araştıran Rus yetkilileri, Kuran-ı Kerimin en akli, hakkaniyetli, doğru ve kendi kültürlerine uygun oldukları kanaatine varırlar. Ardından bazı müslüman temsilcileri çağırıp, kendilerine İslamın anlatılmasını rica ederler. Gelen temsilciler, Allahın varlıgını, kudretini, yeryüzündeki iman hakikatlerini ve İslamın güzelliklerini anlatmak yerine; İslamın domuzu ve içkiyi haram kıldıgını anlatmakla başlayınca Ruslar Hıristiyanlığı seçmişlerdir.
Elbette ki kalpleri evirip çeviren Allahtır fakat Allah korkusu ve sevgisi kalbine işlemiş kişiler değil domuz eti ve içkiden vazgecmek; kendi canlarından bile vazgeçerler. O yüzden, en son anlatılması gereken konu ilk önce anlatılınca o günden sonra Ruslar İslamdan vazgeçmişlerdir.
Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir.
[Araf 155, İbrahim 4]
Rusyanın o gün islamı seçmemesinin tek nedeni, müslüman temsilcilerin uyguladığı yanlış tebliğ politikasıdır.
İnsan psikolojisini bilmeyen, kişilere, akıllarına göre muamele edemeyen sert mizaçlı insanlar bu ulvi görevi yerine getiremezler.
Kuranda da insanın bu zayıf yönü en iyi bilindiğinden içki, direk yasaklanmamış , önce zararlı olduğu bildirilmiş, ardın yasaklanmıştır..
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur :
İnsanlara akıllarına, anlayışlarına göre söyleyin, inkârcı olmasınlar, Allahı ve Resulünü yalanlamasınlar.
[Buhari]
Aklın alamayacağı şeyi söylemek, fitneye sebep olabilir.