"Sinan Meydan, Atatürk'e atılan iftiralara yanıt veriyor."

Hack00007

Katılımcı Üye
20 Eki 2012
323
0
Nereye...
Atatürk’ün “Gökten İndiği Sanılan Kitapların Dogmaları” Sözünün Sırrı

O YALANI ÇÜRÜTTÜM (Atatürk’ün “Gökten İndiği Sanılan Kitapların Dogmaları” Sözünün Sırrı)
Atatürk'ün 1 Kasım 1937 Meclis Açış Konuşması Nasıl Cımbızlandı
Son zamanlarda sözüm ona “Atatürk’ün dinsizliğine” en büyük kanıt olarak onun 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasının sonundaki “Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları!” sözü gösterilmektedir. Atatürk’ün sürekli istismar edilen ve çokça çarpıtılan bu sözünü açıklamanın zamanı geldi de geçiyor bile:

Öncelikle Atatürk’ün o sözünü –Atatürk’ü dinsiz göstermek isteyenlerin yaptığı gibi cımbızlamadan- öncesiyle sonrasıyla ortaya koyalım:
İşte Youtube’da yayınlanan “o videoda” yer almayan bölümleriyle Atatürk’ün 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasındaki o kısım:

“Aziz milletvekilleri,
Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.(Alkışlar)

Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt; bağrından çıktığımız Türk ulusu ve bir de, uluslar tarihinin bin bir acıklı olay ve sıkıntı ile dolu yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır.
Elimizdeki programın ruhu, bizi sadece bir kısım vatandaşlarla ilgilenmekten engeller, biz bütün Türk ulusuna hizmet ederiz. Geçen yıl içinde, parti ile hükümet kuruluşunu birleştirmekle vatandaşlar arasında ayrılık tanımadığımızı fiilen göstermiş olduk.
(Var ol sesleri) Bu olayın bizim, devlet yönetiminde kabul ettiğimiz, ‘Kuvvet birdir ve o ulusundur’ gerçeğine uygun olduğu ortadadır.(Alkışlar) Gücün tek kaynağı olan Türk Milletinin seçkin vekillerini, büyük mutlulukla, eğilerek selamlarım.(Bravo, yaşa sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar)” (Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. V, C. 20, Sa. 3, 1 Kasım 193).

htqgb.jpg


1 Kasım 1937-Atatürk Meclis'te​

O Sözler, "CHP Prensiplerinin Hayattan Alındığı" Vurgusunu Güçlendirmek İçin Söylendi
Her şeyden önce Atatürk -tamamını buraya sığdıramayacağım için koymadığım- 1937’deki bu Meclis açış konuşmasında daha önceki Meclis açış konulmalarında olduğu gibi Müslüman Türk milletinin yükselmesi, ilerlemesi, refahı, mutluluğu için neler yapılacağını açıklamıştır.

Ağır sanayinin kurulmasından, madenlerin işletilmesine, demiryollarından, kültür sanat politikalarına kadar Türk milletinin kalkınmasını sağlayacak birçok farklı alanda yapılanları ve yapılacakları sıralamıştır. Bütün bunları dönemin hükümetinin, CHP’nin yapacağını ifade etmiştir.

Daha sonra “Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir.” demiş ve bu prensiplerin, yani CHP’nin ilkelerinin (6 ilke) zamana göre değişebilirliğini çok etkili bir şekilde vurgulamak için de “Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır.

Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz” demiştir. Böylece Atatürk CHP’nin prensiplerinin (ilkelerinin) dogma (donmuş, kalıplaşmış, değişmez) olmadığını, bu prensiplerin hayattan alındığı belirtmiştir. Yani Atatürk, “gökten indiği sanılan dogmalar” sözünü kutsal kitapları aşağılamak amacıyla değil, CHP’nin prensiplerinin hayattan alındığını, dolayısıyla dinamik prensipler olduğunu çok güçlü bir şekilde ifade etmek için söylemiştir.

Bu söylem tarzı (teşbih/benzetme) Atatürk’ün sıkça başvurduğu yöntemlerden biridir. Atatürk konuşmalarında özellikle öne çıkarmak, altını çizmek istediği noktaları böyle dikkat çekici, sarsıcı benzetmelerle, karşılaştırmalarla belirginleştirmiştir. Burada da CHP’nin prensiplerinin hayattan alındığını, bu prensiplerin değişebilirliğini, zamana uygunluğunu, dinamikliğini vurgulamak için çok radikal bir şekilde bu prensipleri kutsal kitaplardaki hükümlerle karşılaştırmıştır. Ancak Atatürk bu karşılaştırmayı yaparken –hep iddia edildiği gibi- asla dinlere, kutsal kitaplara hakaret etmemiştir.

Atatürk'ün, "Gökten İndiği Sanılan Kitapların Dogmaları" Sözünün Şifresi

Sırayla gidelim:

1."Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları” ifadesi İslam dinine saygısızlık değildir: Burada her şeyden önce İslam dinine ve onun kutsal kitabı Kuran’a bir hakaret söz konusu değildir. Şöyle ki: Açıkça görüldüğü gibi burada hangi dinden söz edildiği belirtilmemiştir. İslam dini ifadesi geçmemektedir.

2. “Gökten indiği sanılan kitaplar” ifadesinde ilahi dinlere hakaret yoktur: Şöyle ki: Bilindiği gibi hiçbir ilahi din (Tanrısal kaynaklı-kitaplı din) gökten inmemiştir. Hele hele son İslam dininin “gökten indiğini iddia etmek” abesle iştigal olur.

Çünkü Kuran’ın gökten indiğini iddia etmek her şeyden önce Allah’ı gökte sanmak olur ki bu büyük bir yanılgıdır. Belli ki İslamın Semavi (göksel) din, Kuran’ın Semavi (göksel) kitap olduğu şeklindeki genel kabulden hareket edenler, yüzeysel bir bakışla, Kuran’ın gökten yere indiğini düşünmektedirler.

Aslında gökteki bir tanrı inancı Hem İslama inananların hem de ona inanmayanların ortak bilinç altıdır. Oysa ki, ne gökte bir tanrı vardır, ne İslam semavi bir dindir, ne de Kuran gökten inen bir kitaptır.

Burada “inmek” sözüyle kastedilen “boyutsal” bir durumdur. İslami kaynaklara göre Kuran İslam peygamberi Hz. Muhammed’e vahiy şeklinde “ilham” edilmiştir, indirilmiştir, ama "gökten" indirilmemiştir. Kuran’da geçen “İnme” sözcüğünün Arapçası “Nüzul”dur ki, “Nüzul”(İnme) çok farklı anlamlarda kulanılmıştır. Bir kaç örnek vermek gerekirse:

Örneğin “Nüzul” sözcüğünün kökü “NZL"dir. Buradan hareketle örneğin, “teNZiLat” indirimdir, ama “gökten indirim değil”, fiyatlarda indirimdir! “NeZLe” “sinüslerdeki akıntının akciğerlere inmesi” olayıdır. Burda "sinüs akıntısının gökten inmesi" değildir kuşkusuz! Hatta birde “inme” vardır, yani “felç”. Bilindiği gibi felç de gökten inmemiştir! Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Aslında bizzat İslam dininin ana kaynağı Kuran’da, Kuran’ın indiği ancak gökten inmediği açıkça ifade edilmiştir.

Şöyle ki. Kuran’da (39-Zümer-1)’de “Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîm(hakîmi)”. (نزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ ) yani “Bu kitabın indirilişi aziz ve hakim olan Allah’tandır”. Elmalılı Hamdi Yazır başta olmak üzere bütün Kuran tercümelerinde bu ayet burada verdiğim meale yakın bir şekilde çevrilmiştir. Hiçbir tercüme de “gökten indirildi” ifadesi yoktur. Daha doğrusu “gök” “gökyüzü” ifadesi yoktur. Görüldüğü gibi Atatürk çok haklıdır. Gerçekten de kutsal kitapların, özellikle Kuran’ın gökten indirildiği hakikaten de bir “sanrıdır”.

Demek ki, asıl dine hakaret “Kuran’ın gökten indirildiğini” sanmaktır. Demek ki neymiş! Atatürk Kuran’a, bugün ona dinsiz damgasını yapıştıranlardan çok daha fazla hakimmiş.

3. “Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları” cümlesindeki “dogmalar” ifadesi kutsal kitap sözlerine hakaret değildir: Şöyle ki: bütün sözlüklerde “Dogma” sözcüğü “Kat'i olarak ileri sürülen fikir.” anlamındadır. Sözcük Fransızca “Dogme” sözcüğüne dayanmaktadır.

“Dogma” sözcüğü Türk Dil Kurumu’nun “Türkçe Sözlüğü”nde aynen şöyle tanımlanmıştır: “(Fr. Dogme. Yunan. Fel.)Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav, nas.

” (TDK, Türkçe Sözlük, 9. bas. Ankara, 1998, s. 609). Dolayısıyla kutsal kitapların “dogma” olduğunu söylemek gerçeği ifade etmektir. Bilindiği gibi Kuran’daki ilkelerin değişmez, zaman ötesi ilkeler, Fransızca söylersek (dogme) olduğunu bizzat Kuran ifade etmiştir, Müslümanlar da bu ilkeye inanmıştır.

Asıl Kuran'ın "dogma" (değişmez) olmadığını söylemek Kuran'a hakarettir! Bu nedenle Atatürk “kitapların dogmaları” derken kutsal kitaplara ve özellikle de Kuran'a hakaret etmemiş, gerçeği ifade etmiştir.

Nitekim Atatürk, söz konusu konuşmasında, “Bizim prensiplerimizi dogmalarla bir tutmamalıdır” dedikten sonra, “Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz” demiştir ki, burada da “dogma” sözcüğünün birebir sözlük anlamından, yani “Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav, nas.” açıklamasından hareket etmiştir.

Atatürk, “Bizim prensiplerimiz dogma değildir” derken kendi prensiplerinin doğrudan doğruya yaşamdan alındığını, yani dogmaların aksine “doğruluğunun sınandığını” anlatmak istemiştir. Böylece devletin din kurallarıyla değil hayattan alınan kurallarla yönetileceğini anlatmak istemiştir. Yani laiklik vurgusu yapmıştır.

SONUÇ:
“Fakat bu prensipleri (CHP ilkeleri), gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.” diyen Atatürk’ün aslında ne demek istediğini özetlersek:

1. Atatürk, bu sözü, CHP ilkelerinin değişebilir, zamana, hayata uygun ilkeler olduğunu vurgulamak için “anlam artıcı bir araç” olarak kullanmıştır. Bu onun yöntemlerindendir.

2. Üstelik kutsal kitaplar, hele İslamın kutsal kitabı Kuran gökten inmemiş, Allah tarafından indirilmiş/ilham edilmiştir. Bu konuda “Zumer Süresi-1”de “Kuran’ın Allah tarafından indirildiği” ifadesi vardır, ancak Kuran’ın “gökten indirildiği” ifadesi, daha doğrusu “gök” ifadesi yoktur. Çünkü zaten İslam göre Allah gökte değildir.

“Allah insana şah damarından daha yakındır, Allah her yerdedir.” Allah’ın gökte olduğu inancı eski pagan dönemlere (İslam öncesi zamanlara) ait bir kavramdır. Örneğin, eski Türklerde Tanrı’nın gökte olduğunun düşülmesi ve “Gök-Tanrı” ifadesinin kullanılması gibi. Yani Atatürk haklıdır, kutsal kitaplar, hele Kuran “gökten” inmemiştir. Bunu düşünmek Atatürk'ün dediği gibi "sanmaktır", "sanrıdır".

3.“Kitapların dogmaları” ifadesi de çok doğru bir kullanımdır. Çünkü “dogma” sözcüğü “değişmeyen kurallar” anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi Kuran’da sonsuza kadar değişmeyen, değişmeyecek bir kitaptır.

4. Atatürk "Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları" derken, kendi prensiplerinin (CHP ilkelerinin), kutsal kitapları doğru anlamadıkları halde "kitap ehli" gibi davranan, din üzerine ahkam esen insanların, din istismarcılarının kutsal kitap anlayışlarından farklı ve ileri olduğunu anlatmak istemiştir. Yani Atatürk bu sözleriyle bir taraftan da din bezirganlarının kutsal kitap anlayışlarının ne kadar yanlış olduğunu göstermek istemiştir.

Görüldüğü gibi Atatürk, günümüzün dindar geçinen Atatürk düşmanlarından çok daha fazla İslam dinine ve o dinin kutsal Kitabı Kuran’a hakimdir. Atatürk düşmanları Müslüman Türk insanının algıda seçiciliğine, derin bilinç altına hitap ederek, Atatürk’ün 1937 Meclis konuşmasını cımbızlayıp, o konuşmada geçen bazı ifadelerini -bütün cehaletleriyle- çarpıtarak “Atatürk’ün dinsizliğine kanıt” olarak göstermişlerdir. Ama ne demişler: Yalancının mumum yatsıya kadar yanar. Yatsı vakti beyler!...

Ah Atatürk’ümüz ah! Nelerle uğraşıyoruz! Bıraktığın eserin anlamının ve kıymetinin farkında olmayan cahil “din istismarcıları” senin sözlerini çarpıtıp, sana nasıl iftiralar atıyor!Ah!..


Sinan MEYDAN - 9 OCAK 2013
 
Son düzenleme:

TheWasat

Üye
26 Nis 2012
160
0
İstanbul
Sana bir şey söyleyeceğim bu kadar açıklama yapmana gerek yoktu hadi gökten inen kitaplar deseydi bunda sorun bulmazdım sonuçta ''LAİK'' bir ülkedeyiz ama burada gökten indiği sanılan kitaplar diyor ve kuranı yalanlıyor herşey açık ve ortada ayrıca Afet İnan'ın Medeni Bilgiler kitabını okuyabilirsin ve o kitabın başında bu kitabı ben yazdım ama Atatürkün düşünceleridir ( tam yazı bu deil ama bunu anlatmak istiyor) yazıyor o kitapta İSLAM la ilgili çok kötü şeyler deniliyor istersen bi göz at ve Atatürk'ün emriyle okutulan Tarih kitaplarında Kuran yalanlanıyor, Hicret'e kaçış deniyor . Ayrıca gavur'un şapkası yüzünden binlerce kişi asıldı Rize bombalandı.

Fikirlerimi burada ifade edemeyeceksem banlarsanız banlayın .
 

TheWasat

Üye
26 Nis 2012
160
0
İstanbul
“Dikkat edin İslam bir dairedir. Döndüğü müddetçe siz de kitapla(Kuran/Sünnet) beraber o dairenin içinde dönünüz. Dikkat edin, kitap ile sultanlık (din ve devlet işleri) birbirinden ayrılacak. Dikkat edin, onlar (bizden olmayanlar olsa gerek) sizin başınıza emir (idareci) olacak. Sizin aleyhinize olan, kendilerinin lehine olan şekilde hükmedecekler. Eğer onları dinlemezseniz sizi öldürecekler, itaat ederseniz sizi sapıtacaklar. Onlara karşı Meryem oğlu İsa (aleyhisselam)’ın arkadaşlarının davrandığı gibi davranın. Onlar ki testerelerle biçildiler, çarmıha gerildiler ama yine de davalarından vazgeçmediler. Allah’a itaat ederek ölüm, Allah’a isyan ederek yaşamaktan daha hayırlıdır.”

Hadis-i Şerif

Araf Suresi
3 – “(Ey insanlar) Rabbinizden, size indirilene uyun ve O’ndan başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!”

Casiye Suresi
18 – “Sonra (Ey Rasulüm) seni din hususunda apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma.”

Şûra Suresi
21 – “Yoksa Allah’ın izin vermediği bir şeyi, dinde onlara şeriat kılacak ortakları mı var? Şayet kesin söz bulunmayacak olsaydı; aralarında derhal hüküm verilirdi. Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır.”

**

Al-i Imran Suresi
23 – “Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah’ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar işte böyle arka dönenlerdir.”

Maide Suresi’nin 44′üncü Ayetinde, Allah’ın (celle celaluhu) indirdikleri ile hükmetmeyenlerin durumu şöyle bildiriliyor:

“(…) İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.”
 

LewisNokta

Üye
16 Ara 2012
118
0
Kuran ın hükümleri kıyamete kadar geçerlidir her müslüman bunu bilir ve inanır


Atatürk ün izni alınarak yazılmış olan meal Elmalının mealinde:
Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadın, suçları sabitleşince, yaptıklarının karşılığı ve Allah tarafından kelepçek (caydırıcı bir ceza olmak üzere) ellerini kesin. Allah, güçlüdür, hikmet sahibidir. (maide 38)

yine o mealde:
Zina eden kadın ve zina eden erkekten herbirine yüz değnek vurun; eğer Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, Allah'ın dinini uygulamada bunlara bir acıyacağınız tutmasın! Ayrıca mü'minlerden bir grup cezalandırılmalarına şahit olsun!(Nur suresi 2)

burda ayet yazdım. ayetlerle hadislerle veya peygamberimiz zamanındaki uygulamalarla gelin laikliği savunun ki bu bahsettiğinz şeyler Kuran ve hadiste varsa buna yine şeriat denilir çünkü şeriat peygamberimizin yaptıkları ve kuran ı kapsar.

bu yazımı silmeyin Allah ın ayetini gizlemeyin. gelin dini bir şekilde açıklama yapın. dinde laiklik diye.


konu ile tam alakalı olmadı da .
kişiyi kişileri eleştirmedim de direk kavramın yani laikliğin dinde yeri varmıdır diye baktık. zaten olmasını da beklemiyoruz çünkü dinin devlete karışmamasıdır. dinde yeri olmayanın kalpte yeri olmasın itikat olarak.
 
Son düzenleme:

Hack00007

Katılımcı Üye
20 Eki 2012
323
0
Nereye...
Sana bir şey söyleyeceğim bu kadar açıklama yapmana gerek yoktu .

Ben açıklamadım yanlız burda paylaştım!

Atatürk ve Cumhuriyet Düşmaları çoğaldıkça çoğalıyor ve bunlar gerçek

Atatürk´ün müslüman olmadığı yalanları yayanlar

ve

Atatürk´ün Türk olmadığını yalanları yayanlar

ister inan ister de inanma

böyle Atatürk e atılan iftaralı da kınıyorum

alttaki youtube video sunda formül olarak nedeni açıklıyor 1.11.58 - 1:15:30 bakmadıysan hiç olmazsa bu kadarı nı bakabilirsin (aynı Excel formülü gibi)​

"Sinan Meydan, Atatürk'e atılan iftiralara yanıt verdiğini"
burdan bakabilirsiniz
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.