Üç kafadar paşa!

cekic

Katılımcı Üye
18 Ağu 2007
326
6
Mehmed Talat Paşa
(1874-1921) İttihat ve Terakki kurucularından ve önde gelen siyasetçilerindendir. Meclis Vekilliği, Dahiliye Nazırlığı, Posta Vekilliği ve 1912'de Sadrazamlık yapmıştır.
Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmasının suçlularından birisi olarak görülmeyi gururuna yediremez ve 1918 yılında ülkeden ayrılır. 1921 yılında, yerleştiği Almanya'da bir Ermeni komitacı olan Sogomon Tehliryan tarafından öldürülmüştür. Kemikleri, 1943 yılında alınan Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye'ye geri getirilir ve Hürriyet-i Ebediye şehitliğine defnedilir.
CEMAL PAŞA
Tam adı Ahmet Cemal olan, Paşa 6 Mayıs 1872'de Midilli'de doğdu. 1890'da Kuleli Askeri İdadisini, 1893'de Harbiye Okulunu bitirdi. 1895'de Kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı. Önce, Genelkurmay I. Şubesinde görev aldı. 1896'da 2. Orduya bağlı Kırklareli İstihkam İnşaat Şubesine atandı. Ertesi yıl Kolağası (ön yüzbaşı) oldu. 1898'de Selanik'teki 3 üncü Orduya, Redif Fırkası (Tümeni) Kurmay başkanı olarak atandı. İttihat ve Terakki Cemiyetine girdi. Cemiyetin askeri kanadının örgütlenmesi görevini üstlendi. 1905'te Binbaşı oldu. Ertesi yıl Rumeli Demiryolları Müfettişliğine getirildi. Bu görevi sırasında, İttihat ve Terakkinin Rumeli'de örgütlenmesinde etkin rol oynadı. Cemiyetin "bölük" adı verilen yerel birimlerini oluşturdu. 1907'de 3. Ordu Kurmay Heyetine atandı. Burada Binbaşı Fethi ( Okyar ) ve Kolağası Mustafa Kemal ile birlikte çalıştı.

Babıali Baskını (23 Ocak 1913) olarak bilinen, hükümet darbesinin ardından İttihatçılar başa geçince, İstanbul Muhafızlığına getirildi. Fransız yanlısı olarak bilinen Cemal Paşa, I. Dünya Savaşına girerken, Fransız desteğini kazanmak amacıyla Fransa'ya gitti. Ama siyasal ittifak sağlayamadı ve bunun üzerine, Alman yanlısı Enver ve Talat Paşalarla birlikte, 2 Ağustos 1914'de yapılan Osmanlı-Alman İttifakını destekledi. Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşına girmesi üzerine Bahriye Nazırlığının yanı sıra, II. Ordu Komutanı olarak görevlendirildi. Cemal Paşa 1908-1918 döneminde İttihat ve Terakkinin önde gelen yöneticilerindendi. Özellikle "Üç Paşalar İktidarı" olarak ta bilinen, 1913-1918 arasında Osmanlı Devleti'nin iç ve dış siyasetinin belirlenmesinde etkin rol oynadı.

1917 yılı Aralık ayında İngiliz Generali Allenby'nin ilerlemesi karşısında, Osmanlı ordusunun peş peşe yenilgiye uğraması üzerine, Dördüncü ordu komutanlığı görevinden ayrılarak İstanbul'a geldi. Cemal Paşa, İttihat ve Terakki Fırkasının 1917 yılındaki son olağan kongresinde, merkez-i umumi azalığına getirildi. Talat Paşa kabinesinin istifasından sonra 1-2 Kasım 1918 tarihinde İttihat ve Terakki'nin yedi lideriyle birlikte ülke dışına kaçan Cemal Paşa, önce Berlin, daha sonra da Münih ve İsviçre'ye giderek İttihatçıların yurt dışı faaliyetlerinin düzenlenmesinde önemli roller oynadı. Osmanlı'da yaşayan Arap unsurlarının isyanına sebep olmakla suçlanan Cemal Paşa Divan-ı Harb-i Örfi tarafından gıyaben idama mahkum edildi. Daha sonra Rusya'ya giden Cemal Paşa, Afgan ordusunun modernleştirilmesi için Afganistan'a gitti. Bolşeviklerin siyaset değişikliği ve Hacı Sami Beyin aleyhindeki propagandası sonucu Tiflis'e gitti. Burada yaverleriyle birlikte 21 Temmuz 1922 günü öldürüldü. Naaşı Erzurum'a getirilerek bu şehirde defnedildi.


ENVER PAŞA

Enver Paşa (Asıl adı: İsmail Enver) 22 Kasım 1881 İstanbul'da doğdu - 4 Ağustos 1922 Tacikistan'da öldü, Osmanlı askeri ve politikacısı, Turancıdır.
Soğukçeşme Askeri Rüştiyesinde öğrenim gördü. Harp okulunu 1899'da piyade teğmeni olarak bitirdikten sonra, 1902'te kurmay yüzbaşı olarak Harp Akademisinden mezun oldu. Selânik'teki üçüncü ordunun emrine girdi. 1906'da binbaşı oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti kurucuları arasına katıldı. Bu topluluk içinde tutunup, kendini sevdirdi.
II. Meşrutiyet'in ilan edilmesinde önemli rol oynadı. Makedonya Genel Müfettişliği ve Berlin Ateşemiliterliği gibi görevlerde bulundu. 31 Mart olayında Hareket Ordusuna katıldı. İşkodra mutasarrıfı ve cephe komutanı olarak İtalyan saldırısına başarıyla karşı koyan Enver Paşa, 1912'de yarbay oldu.
23 Ocak 1913'te İttihat ve Terakki tarafından düzenlenen Babıali baskınına katıldı. Sadrazam Kamil Paşanın istifasını sağladı. Böylece İttihat ve Terakki Cemiyetinin iktidarı ele geçirmesinden sonra, Edirne'nin kurtarılmasında önemli rol oynadı. Bu başarısından sonra albaylığa ardından da tuğgeneralliğe yükselen Enver Paşa, 1914'te de 33 yaşında Sait Halim Paşa hükümetinde Harbiye nazırı oldu. Şehzade Süleyman'ın kızı Naciye Hanım ile evlendi. Orduda bazı düzenlemeler yapan Enver Paşa, Fransız modeli yerine Alman stilini uyguladı.
Türkiye'nin Birinci Dünya Savaşına Almanların yanında katılmasında en etkin rolü oynayan kişiydi. Edirne'nin geri alınmasını sağlayan, beklenmedik şekilde ani ve beklenmedik saldırıya dayalı askeri strateji anlayışıdır. Rusya'nın Kafkaslardan saldırması üzerine Sarıkamış Harekatını düzenlemiş ve 90 bin askerin ölmesine neden olmuştur.
Savaşının Osmanlı İmparatorluğunun yenilgisi ile sonuçlanmasından sonra İttihat ve Terakki partili arkadaşlarıyla birlikte bir Alman denizaltısıyla yurt dışına kaçtı, önce Odessa'ya, oradan da Berlin'e gitti; daha sonra Rusya'ya geçti. Anadolu'daki Milli Mücadele hareketine katılmak istediyse de kabul edilmedi.
1920 Eylül'ünde Bakü'de Doğu Ulusları toplantısına katıldı ve Batum'da Türkiye Şuraları Partisini kurarak Türkistan'ı kurtarma hareketini başlattı. Turan Kağanlığı'nı kurmak için büyük uğraşlarda bulundu. 4 Ağustos 1922'de Tacikistan'da, Belçivan yakınlarında bir çarpışmada mitralyöz kurşunlarıyla öldürüldü ve Çeğen köyüne defnedildi


1996 senesinde Enver Paşa'nın naaşı Tacikistan'dan Türkiye'ye getirilerek , ölüm yıldönümü olan 4 Ağustos 1996 tarihinde Şişli Abide-i Hürriyet Tepesi'ne defnedildi. Törene dönemin Cumhurbaşkanı, bazı bakanlar ve Enver Paşa’nın torunları da katılmıştır..

Osmanlının son döneminde döneme damgasını vurmuş üç tane kafadar paşa ...
M.Kemalin harekatına katılmayn ve sonlarıda anadolu dışında olan bu paşlar .. son dönemede Osmanlı devletien az cektirmediler!!!
 

shiwa

Katılımcı Üye
6 Ocak 2007
489
8
gddsxl1.gif
paylaşim gusel tesk +rep
 

binatlı

Katılımcı Üye
16 Ağu 2007
489
7
654vm0.jpg


Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, 1914–1915 Sarıkamış Harekatı bir dram değil kahramanlık destanıdır" diyerek şehitlerin gururla anılması gerektiğini savundu.

Yayına hazırlanan SARIKAMIŞ / Beyaz Hüzün adlı kitap için yazdığı önsözde, " Tarih hiçbir zaman 90 yıl sonra yargılanamaz ama şehitler anılmalıdır" diyen Prof. Bingür, "O günün koşulları nedeni ile yapılan siyasi hatalar sonucunda Almanlar ile ittifak eden Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu’nun nüfusunun 12 milyon olduğu gün binlerce evladını Kafkasların kapısı olarak isimlendirilen Sarıkamış’a ulaşmak için Allahuekber ve Soğanlı Dağları’nda şehit vermiştir.

Bu demektir ki o gün bu harekâtta evinden şehit vermemiş aile hemen hemen yoktur. Bu harekâtta savaş tarihlerinde görülmemiş bir emre itaat yaşanmış ve -45 derecede aç ve çıplak olan askerler, her zaman ileri atılırken şehit olmuştur. Şehadet şekli donmak ise herhalde en kutsal olanıdır…" diyerek görüşlerini belirtti.

'SARIKAMIŞ ALINSA TAM BİR FELAKET OLURDU'

Sarıkamış'ın bir avuç asker ile zaptedildiğine, ancak bir gece elde tutulabildiğine dikkat çeken, Bingür, "Eğer Sarıkamış tamamen alınsaydı, işte asıl felaket o zaman yaşanacaktı" iddiasında bulundu.

Bingür, görüşlerini şöyle dile getirdi: "Ocak ortasında biten harekât karşısında Ruslar Orta Avrupa’dan asker çekerek baharda inanılmaz bir ordu ile tüm Anadolu’yu işgal edeceklerdi. Bilindiği gibi Ruslar geçirdikleri büyük sarsıntı nedeni ile 1915 yılında toparlanamamışlar, Çanakkale’de savaştığımız müttefiklerine yardım edememişler ve planladıkları gibi İstanbul Boğazı’na saldıramamışlardır.



Fakat 1916 yılında başlattıkları karşı saldırı ile Anadolu’da; Trabzon’dan Van’a çekilen bir çizginin doğusunu tamamıyla işgal etmişlerdir. Ana merkezden uzaklaşan askerin takviye edilememesi, lojistiğinin sağlanamaması gibi nedenlerle birlikte 1917 Ekim İhtilali Rusların geri çekilmesine neden olmuştur…
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü Balkan Savaşları ile başlamış, Sarıkamış’la devam etmiştir. Bilinmesi gerekir ki Sarıkamış olmasaydı Çanakkale olmazdı,
 

binatlı

Katılımcı Üye
16 Ağu 2007
489
7
91342422ud5.jpg


Talat Paşa''dan da Ermeni tehciri sırasında meydana gelen ölümlerin hesabı sorulmuştu. Paşa, Birinci Dünya Savaşı''ndan sonra, bir Ermeni katil tarafından öldürülmeden önce Almanya''da yazdığı hatıralarında Osmanlı vatandaşı olan Ermenilerin Rusya yanında yer alarak devlete ihanet etmelerini, giriştikleri iğrenç katliamları, sadece bu olaylarda 600 bin Türk''ün öldürüldüğünü, hem dönemin en önemli yetkililerinden biri olarak devlet raporlarına hem de o sırada Doğu Anadolu''yu işgal etmiş olan Rusya''nın bölgede görev yapan subaylarının raporlarına dayanarak ortaya sermişti. Talat Paşa''nın hatıraları, şehit edilmesinden sekiz, Sakarya savaşından iki ay sonra ilk defa 29 Kasım 1921-29 Aralık 1921 tarihleri arasında Yeni Şark gazetesinde yayımlanmıştı. Hatıralar sansür edilmiş ve bir ay sonra yayımı da kesilmişti. Hatıraların devamını 24 yıl sonra 3 Nisan 1945- 1 Haziran 1945 tarihleri arasında Tanin gazetesinde Hüseyin Cahit Yalçın yayımlamıştı. Kaynak Yayınları bu hatıraları bir araya getirerek Şubat 2006''da "Talat Paşa; Hatıralarım ve Müdafaam" adı ile yayımladı.
Bugüne kadar Ermeni meselesi ile ilgili birçok kitap okudum. Gördüm ki, okuduğum kitapların neredeyse tamamı Talat Paşa''nın hatıralarına dayanıyor. Yani kimse Talat Paşa''dan bir adım ileriye gitmemiş
 

binatlı

Katılımcı Üye
16 Ağu 2007
489
7
ahmetcemalpasha8197js3.jpg


ahmetcemalpasha11158ph2.jpg


cemalwestve8.jpg



[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Cemal Paşa bir mektubunda Mustafa Kemal’e şöyle diyordu:

“Sizden pekçok haberler aldım. Savaşımlarınızda ne büyük bir azim ve iman göstermekte olduğunuzu büyük övünçle öğrendim .Zaten sizden beklenen harekette bu idi. Mustafa Kemal! Emin ol ki memleket kurtulacak ve bu kurtuluş yalnızca kahramanlığı ve esarete karşı nefreti he r türlü şüpheden uzak olan Türk unsuruna senin telkin ettiğin vecd ve iman sayesinde olacağı için Mustafa Kemal namı doğu ve Türk mahlasları arasında en büyük bir mevki işgal edecek!”
Cemal Paşa’nın Afganistan’dan Kabil yakınındaki Biktut’tan yazdığı 29 Temmuz 1921 tarihli mektup şu giriş paragrafı ile başlıyor;
“Ben size bu mektubu yazdığım sıralarda siz kimbilir hangi dağ tepesindeki çadırınızda masanızın üzerine açtığınız haritalarınızın üzerinde muharebe hatlarından gelen raporların tetkiki ile muhtelif kollara yazılacak yazıların içeriği ile ne hararetle meşgulsünüzdür .İlahi bir nurun kalbininzde yarattığı aydınlıkla milletin ruhundaki kahramanlık anıtını aydınlattınız .Şimdi bütün zindeliği ile ayağa kalkmış milletin başına geçtiniz. Dünyaya harikalar gösteriyorsunuz. Allah yolunuzu açık, kılıcınızı keskin etsin.”
Cemal Paşa’nın mektupları incelendiğinde onun zaman zaman Enver Paşa’nın etkisinde kaldığı ama Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşıcağına inandığı ve bu yolda uğraştığı hiçbir şekilde Mustafa Kemal’i hedef alan girişimlere başvurmadığı görülmektedir.

alıntı
[/FONT]
 

binatlı

Katılımcı Üye
16 Ağu 2007
489
7
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
ahmetcemalpasha3804ch5.jpg


1921 yılında Eskişehir – Kütahya muharebeleri aleyhimize neticelenmiş, İstiklal ordusuda Sakarya’ya doğru çekilmeye başlamıştı .Enver Paşa ,Milli Kurtuluş Hareketinin çökmesini yakın görüyordu. Memlekete giderek idareyi ele almak istiyordu ve Şark hududuna yaklaşıyordu. Mustafa Kemal Paşa “ Müdafaa Hattı “ nazariyesini bir kenara atmış, ” Müdafaa Sathı ” nazariyesine tutunarak milleti harbe sürmüştü .
Cemal Paşa’nın Kabil’den, Almanya’daki ailesine o sıralada yazdığı mektuptan bir parça şöyledir:
“ Son haberler bütün neşemi kaçırmakla beraber ,cesaretimi hiç de kırmadı. İngilizlerden yardım gören Yunan ordusunun ilerlediğini ,ordumuzun ,büyük toprak kayıpları vererek çekildiğini duyuyoruz. Sakın cesaretiniz kırılmasın .... Mustafa Kemal’in bükülmez kolu, pek yakında , düşmana öyle bir sille indirecek ki nereden geldiğini şaşıran habis müstevli ,ters yüzü geri dönecektir. “

Bu mektubun yazılmasından iki hafta sonrada ,Türk İstiklal Ordusu Sakarya da , düşmanı denizde boğarak durdurmuştur .

Cemal Paşa’nın Milli Mücadele ‘ye ve Gazi Mustafa Kemal’e itimatı sonsuzdu .

Cemal Paşa’nın 11 Mart 1922 de Paris’ten yazdığı cevaptaki şu cümle çok önemlidir .

“Bütün icraat ve girişimlerimde düşüncelerinize ve görüşlerinize tamamıyle katılırım . “


ahmetcemalpasha2269wo2.jpg



[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Cemal Paşa Mustafa Kemal Paşa’ya son mektubunu 9 Temmuz 1922 de yazmıştır. Bu mektubu Bakü’den Tiflis’e gelirken trende yazmıştır . Bu mektubunda Enver Paşa’nın yanlışlarından başarıya ulaşamayacağından bahsetmektedir .

22 Temmuz 1922 akşam saat 10:30 da Cemal Paşa yaverleri Nusret ve Süreyya beyler ile birliktedir Bolseviklerin siyaset degisikligi ve Haci Sami Beyin aleyhindeki propagandasi sonucu Tiflis'e gelmiştir .Ne yazık ki Tiflis te Karakin ,Lalayan ve Sergo Bartanyan isimli iki Ermeni tarafından yaverleriyle birlikte şehit edildi .

Tiflis şehitlerinin kırkıncı günü mevlüdü okunurken , Türk İstiklal Ordusu , Dumlupınar sırtlarından eşsiz zaferlerinin son meyvalarını toplamak için Akdeniz istikametinde ileri gidiyordu . Atatürk Cemal Paşa’yı Rus topraklarından bırakmamıştır. Cemal Paşa ve yaverleri Erzurum şehitliğine getirilmiştir.

ahmetcemalpasha1740gq2.jpg



alıntı

[/FONT]
 

binatlı

Katılımcı Üye
16 Ağu 2007
489
7
ahmetcemalpasha5150fj2.jpg


[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Cemal Paşa hakkında bugüne kadar bir çok yalan yanlış iddialar ortaya atılmıştır. Oysaki Balkan Harbinde, fırkasının başında bir de receye kadar başarılı olan Albay Cemal, Bahriye Nazırı ünvanı ile Türk Bahriyesine yepyeni bir ruh aşılamıştır. Daha sonra Birinci Dünya Savaşı’nda bütün cephelerden felaket haberleri gelirken ,Filistin cephesini , elindeki kuvvetlerle iç ve dış düşmana karşı başarılı birşekilde korumuştur .Bu başarılı Dördüncü Ordu Kumandanının Türk Umumi Efkarının hafızasında “ Entari ve Sehpa “ mefhumları ile yaşaması acı bir olaydır. Ne yazık ki bu olayda Cemal Paşa’nın düşmanları kadar yakını geçinenlerinde rolü olmuştur. Kimisi politik sebepler kimisi kırgınlıklar ve nihayet kimisi zamanın icablarına uymak için Cemal Paşa’nın gerçek yüzünü Türklere bir türlü tanıtmak istememişlerdir.

1872 de doğan Ahmet Cemal Paşa ,üç ittihatçı liderin en büyüğüdür.1895 te yirmi üç yaşındayken Erkanıharp (Kurmay) Yüzbaşı olarak fiilen orduda hizmete başlar .Enver Paşa 1902 de yirmi bir ,Mustafa Kemal Paşa ise 1905 te yirmidört yaşında iken aynı rütbeye ulaşırlar.

ahmetcemalpasha4699jd1.jpg


Cemal Paşa kademeleri daha önece aşmış ve bir tümenin kurmaybaşkanlığını yaptıktan sonra 1906 dan itibaren “ Rumeli Demiryolları Müfettişliği “ gibi önemli noktalarda bulunmuştur .Bu yöneti niteliği ile daha çok insanla temasta bulunmuş ve yine bu sayede örgütleme faaliyetlerini yürütme olanağı bulmuştur.Yine bu özelliği nedeniyle, ihtihatlı davrandığı ve özgürlüklerle ilgili faaliyetlerinde fazla ön plana çıkmamaya özen gösterdiği fark edilir.
.
alıntı
[/FONT]
 

cekic

Katılımcı Üye
18 Ağu 2007
326
6
evet Binatlı arkadaşım kaynakların belgelern güsel... dediğin gibi Enver paşa Mkemalden önce bazı rütbelre kavuştu...ondan ileri gittii. Çünkü İttihak ve terakki cemiyetinin ileri gelenlerindedni.
sonra ne oldu? söylemeye luzum dahi hissetmiyoruym...

Cemal paşa o kadar M.kemal hayranı idi..ne güsel mektuplarındada belirtti... peki NEDEN _?
M.Kemain hizmetine girmedi....ben söleyim cünkü M.Kemal onların gözünde ufaktı. M.kemal seviliyor sayılıyor.. mücadelesi için ne güzel mektuplarla destek de cıkılıyordu...neden peki gelip hizmetine girip onunla omuz omuz savaşmadılar...bunun yanı sıra evet filistin cep.ve görev aldıgı yerlerde gösterdiği başarılar takdire şahandır.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.