- 4 Mar 2009
- 2,217
- 1
http://img.webme.com/***/g/gizliilimler/mitoloji-nedir.jpg
Türk mitolojisi, tarihi Türk halklarının inanmış oldukları mitolojik bütüne verilen isimdir. Eski efsaneler, Türk halklarının eski ortak inancı Tengricilikten öğeler taşımaktan ziyade sosyal ve kültürel temalarla doludur. Bunların bazıları sonradan İslâmî öğeler ile değiştirilmiştir. Dünyanın en eski edebi belgelerinden biri olarak geçen Dede Korkut destanlarının orijinal yapıtları, Vatikan ve Dresden kütüphanelerinde bulunmaktadır. Ege ve Anadolu Uygarlığı mitolojisi ile benzerlikler taşımaktadır.
Türk mitolojisi, birçok araştırmacıya göre aynı Tengricilik'te de olduğu gibi tektanrıcı bir temelden, zamanla çoktanrıcı bir biçime doğru gelişmiştir. Ayrıca tarihi Türk halklarının temasa geçtikleri Zerdüştlük, Mani dini ve Budizm de Türkler'in mitolojisinden izler devralmıştır. Bu yüzden genel bir tanım olan Türk mitolojisine, inançtaki farklı unsurlar göz önünde tutulursa "Türk Mitolojileri" demek daha doğru olabilir.
Türk mitolojisinde Gök Tanrı(Kayra Han) asıl yaratıcı güçtür. Şeytan Erlik Han yeraltının hakimidir. Ülgen ise gökyüzünün 16. katında oturur, Kayra Hanın oğludur. Eski Türkler'in dininde, Gök Tanrı'dan sonra gelen tartışmasız en güçlü Tanrı olduğuna i'tikad edilir ve tüm canlıların anası olduğu düşünülürdü. "Barak Ata" ise Moğol ve Türk Mitolojilerinde Moğollar'ın türediği varsayılan köpek başlı yaratığa verilen addır, "Nokay Eçege" olarak da bilinir. "Umay" doğurganlığı ve bereketi simgeler. Üç boynuzu vardır, beyazlar içindedir ve doğacak çocukları o seçer. Ülgen, Umay ve Barak Ata daha sonraları tanrılaştırılmışlardır. Kuyaş Türkî toplumlarda Güneş tanrısı fikrini simgeler. Maygıl ise suların tanrısıdır. Savaş tanrısı olan Elbis ise İslâm dininin etkisi ile İblis'e dönüşmüştür.
Tengricilik
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tengricilik ya da Gök Tanrı dini tüm Türk ve Moğol halklarının, şimdiki inanç sistemlerine katılmadan önceki inancıdır. Tengri'ye ibâdet etmenin yanında Animizm, Şamanizm, Totemizm bu inancın ana hatlarını oluşturmaktadır. Tengri, bugünkü Türkçedeki Tanrı kelimesinin eski söyleniş şeklidir. Orhun Yazıtları'nda ilk çözülen kelime olup yazılışı"
Bu inanca göre Gök'ün yüce ruhu Tengri'ydi. Kişiler kendilerini gök baba Tengri, toprak ana Ötüken ve insanları koruyan atalarının ruhları arasında güven içinde hissedip onlara ve diğer doğa ruhlarına dua ederlerdi. Büyük dağların, ağaçların ve bâzı göllerin güçlü ruhları barındırdıklarına inanarak dualarını bazen bu cisimlere yöneltirlerse de bu cisimler tanrı kabul edilmezdi. Sadece onun yeryüzündeki varlığının bir göstergesiydi. Göğün ve yeraltının "yedi" katı olduğuna, her katta çeşitli ruhların varolduğuna inanılırdı. İnsanlar doğaya, ruhlara ve diğer insanlara saygılı davranıp belli kurallara uyarak dünyalarını dengede tutmaları ile kişisel güçlerinin doruğuna varıp dışarıya yansıdığına inanırlardı. Eğer bu denge, kötü ruhların saldırısı veya bir felaketten dolayı bozulursa bir şamanın yardımı ya da Tengri'ye verilen bir adak ile yeniden düzene sokulması gerektiğine inanılırdı.
Türk Mitolojisinde ki Tanrılar ve Kutsal Kişiler
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kara Han (Kayra Han)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tanrıların en büyüğü ve en önde gelenidir. Her şeyin yaratıcısıdır. Mutlak üstünlüğü vardır. Göğün 17. katında oturur. Diğer Tanrıları da o yaratmıştır. Bu anlamda diğer Tanrıların kendisiyle kıyaslandığında, emirlerini yerine getiren veya verdiği görevleri yineleyen birer melek konumunda olduğu yaklaşımı yanlış olmayacaktır. Ancak İslam öncesi Türk kültüründe melek veya benzeri bir kavram yer almaz. Bu sonuca yalnızca kıyaslama yapılarak ulaşılabilir. Evrenin yazgısını belirler. İyilik yönü ağır basar. Yeryüzünü yarattıktan sonra dokuz dallı bir ağaç (çam veya kayın) dikmiştir. Bu ağaç yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacı Uluğ Kayındır. İnsanların atası olan dokuz kişi bu ağacın dallarından türemiş ve dokuz boy (dokuz ırk) bu kişilerin soyundan ortaya çıkmıştır.
Tengere Kayra Han, Altaylılar'ın yanı sıra Ostyaklar ve Yakutlar gibi bazı Sibiryalı toplumların mitolojilerinde yüksek derecede bir tanrı olarak saygı duyulur. Altayların yaratılış efsanesinde dünyanın yaratıcısı olarak gösterilir. Kayra Han bu efsanede ayrıca tüm Tengricilikte yeraltı aleminin tanrısı olarak tanılan Erlik Han'a ceza olarak yeraltı aleminin tanrısı olma görevini verir. Bazen Göktanrı ile eşdeğer tutulur.
Ülgen, Mergen ve Kızagan adlı üç oğlu vardır. Eski kaynaklarda verilen bilgilere göre Ülgen, iyilik ve bağışlayıcılığını yani merhametini; Kızagan, intikamını ve cezasını yani öfkesini; Mergen ise bilgelik ve hikmetini yani aklını temsil ederler. Görkemli bir varlığa sahiptir. Somut nitelemeler pek fazla yapılmamış ancak soyut yönü üzerinde daha çok durulmuştur. Ana ve Ata olarak (hem eril hem dişil, yani nötr olarak) tanımlandığı kaynaklar mevcuttur. İnsan biçimli olarak pek fazla tasvir edilmez. Kışı yeryüzünde yazı gökyüzünde geçirir. Değişik renklerde yıldırım çaktırır. Onun yıldırımına çarpılan kişi şaman olur. Bazı batılı kaynaklarda Kuara (Kuğara) olarak geçer. Bu takdirde Urartulardaki Kuera ile bağlantılı görünmektedir. Bulgarlarda da bu isimle rastlanır. Kuğara (Koğara)nın Kayra Han ile farklı Tanrılar olduğunu öne süren görüşlerde vardır.
Ayrıca Kayra Han ile Kara Han aynı kişi olarak nitelense de bu durum ses bilimsel ama yaygın bir yanlışlıktır. Çünkü Kara sözcüğü içerisinde daha çok olumsuz anlamlar barındırır. Kara Han farklı bir mitolojik kişiliktir (Oğuz Hanın babasıdır). Kara Han ile karıştırılmamalıdır.
Ak Ana
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ak Ana - Türk, Tatar, Altay, Yakut, Çuvaş mitolojilerinde Deniz Tanrıçası. Değişik Türk dillerinde Ağ Ana, Ürüng Ene, Şura (Sura, Sor) Ene olarak da bilinir. Moğollar ise Sagan (Sagağan, Saj) Ece olarak anarlar. Henüz hiçbirşey yaratılmamışken ve yalnızca uçsuz bucaksız bir su varken, sonsuz sulardan çıkarak, Tanrı Ülgene yaratma ilhamını vererek sulara tekrar dalmıştır. Işıktan (cisimsel olmayan) bir bedeni vardır. Başında gücü simgeleyen ve taca benzeyen zarif boynuzları bulunur. Alt kısmında denizkızı gibi çok uzun bir balık kuyruğu bulunur. Kuyruğu hafif maviye çalan bir renktedir. Etrafında denizyıldızları dolaşır. Hayatın başlangıcına dair ne varsa hepsine ruh vererek yaşam döngüsünü başlatmıştır. Akdenizde yaşar. Bazı söylencelerde, geyik şekline giren Su Ana ile Göktürklerin Atası evlenmiştir. Çeşitli söylencelerde hep denizden çıkan varlık bir geyik olarak betimlenir. Beyaz renk suyu ve temizliği simgeler. Yakutçadaki Ürüng sözcüğü beyaz ve gümüş demektir. Ürüng bu dilde Ayığsıt Hanım için bir sıfat olarak da kullanılır. Moğolcada Ehe Üreng olarak bilinir. Moğollara göre Ekhe Hatun, derinliklerden gelen çamuru bir kaplumbağanın sırtına koyarak yeryüzünü yaratmıştır.Yakutlardaki Aha adlı ırmak tanrıçası ve Anadoludaki Aka adı verilen Ana Tanrıça ile de ilgilidir.
Ülgen Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ülgen (Azerice: Ülgen, Hakasça: Ӱлген, Kırgızca: Ульгень, Rusça: Ульге́нь, Osmanlıca: اولگن) - Türk ve Altay mitolojisinde İyilik Tanrısıdır. Ülken (Ülgön) Han ve Moğolcada Ulgan Han. Göğün 16. katında yaşar. Kayra Hanın oğludur.Türk mitolojisinde (Tengricilik döneminde) Türklerin iyilik tanrısıdır. Tek Tanrı inancında Göktanrı'nin oğlu ve gökyüzünün hükümdarı olarak görülmüştür. Bai Ulgan, Ulgan gibi adlarla Sibirya kavimlerince de yaratıcı tanrı olarak anılır.
Göğün 17. katında oturan Kayra Han'dan 'dönüşüm' yoluyla yaratılan göksel üç tanrı sıralamasında ilk sırada yer alan ve göğün on yedinci (veya onaltıncı) katında oturduğuna inanılan, hava durumunu, verimliliği ve doğurganlığı yönettiği kabul edilen, sonraları işlevlenerek Göktanrı'nın yerini alan tanrıdır.
Kayra Hanın oğludur. Altın Dağda, altın kapısı olan altın bir sarayda yaşar. Altın bir taht üzerinde oturur. Kayra Handan sonra ikinci derecede öneme sahiptir. Gök cisimlerini yönetir. Göksel ve meteorolojik olayların ilk kaynağıdır. Biri ak, diğeri kara iki taşla gelerek (veya Korbolko Kuşu ile bu taşları göndererek) insanlara ateş yakmayı öğretmiştir. İyilik yapmayı sever. Uzun saçları vardır. Yanında büyük bir kalkanı bulunur. Elinde yıldırımlar gönderen bir yayı vardır. Yıldırımlar ve şimşekler onun silahıdır. Yıldırımla vurduğu yer kutsallık kazanır. Yedi oğlu ve yedi kızı vardır. Gökçe (mavi) renk ile simgelenir. Göğün hakimidir. Dünyayı taşımaları veya destek olmaları için üç tane balık yaratmıştır. Elindeki topuzu, yaşam ağacının köklerine benzer ve öylesine dallı budaklıdır. Bildiğimiz Güneş, Ay ve yıldızlardan (tüm gök nesnelerinden) çok uzakta yaşar. Biri sağında ve diğeri solunda iki ak Güneş bulunur. Bu gök nesnelerinin her biri kendisine ulaşmak isteyen şaman için bir engeldir. En güçlü şaman bile en fazla Altınkazık (Kutup) Yıldızına kadar ulaşabilir. Daha öteye gidemez. Betimlenirken ak, parlak, gürültücü (künürtçi), yakıcı (küygekçi), şimşekçi (yalgınçı) gibi sıfatlar kullanılır. Ezeli ve ebedi kabul edilir. Evrenin başlangıcında yalnızca Ülgen ve Erlik vardır. Kaz ve kuğu kılığına girerek sonsuz suyun üzerinde uçarlar. Tanrı Ülgen Erlikden daha güçlüdür. Erlikin yaptığı hileleri anlamakta ve onu cezalandırmaktadır. Kayra Han ise evrenden önce de mevcuttur. Yaşlı ve bilge bir görünüm ile tasvir edilir. Üç, altı, dokuz ya da 12 yılda bir görkemli törenler yapılarak kendisine beyaz kısrak kurban edilir. Üç börkü (başlığı) vardır, uzun sakallıdır. Aslında çoğu zaman bir karısından bahsedilmediği halde birkaç yerde eşinin adı Taz Hanım (Kel Hanım)dır. Bindiği hayvan da Kelke adlı kel bir öküzdür. Moğolcada pek çok Tanrının adının sonunda yer alan Ulağan (Ulagan) sözüyle de bağlantılı görünmektedir. Vogullarda Ulgon olarak yer alır ve ateşin kaynağı olarak görülür. Mani Dini ile birlikte Ahura Mazda (Hürmüz) ile özdeşleşmiştir. Bu nedenle bir unvan olarak Moğol mitolojisinde "Hormosta", Türk mitolojisinde "Kurbustan" adıyla da yer alır. Moğollara göre 55 Batı Tanrısının başında bulunur. Türk Mitolojisi'ndeki karşı imgesi Yeraltı Aleminin Hükümdarı ve kötülük Tanrısı ErlikHan'dır.
Ülgen'in çocukları
Ülgen'in "Karakuş Han, Karşıt Han, Pura Han, Burça Han, Yaşıl Kan, Kanım Han, Baktı Han" adında yedi oğlu ile Ak Kızlar veya Kıyanlar diye adlandırılan dokuz kızı vardır.
Altay mitolojisinde ise Ülgen'in, göğün üçüncü katında oturduğuna inanılan iki oğlu vardır. May-Ana ve May-Ata.
Erlik Han (Kötülüğün Efendisi)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Erlik Han - Türk ve Altay mitolojisinde kötülük yapan Tanrı ruhudur. Erlik Han, Gök Tanrı'nın oğlu ve eski Türklerin inancı Tengricilikte yeraltı aleminin efendisidir. (Yerlik/Erlik de denir). Moğollar ise Erleg veya Yerleg derler. Macar mitolojisindeki Ördög ile eşdeğerdir.
Günümüzde iblis olarak kullanılan bir tür cin olmasına rağmen kötülüğü simgeleyen bir tanrı ruhudur. Altayların bir yaradılış efsanesine göre Erlik Han, dünyanın yaradılışında Tengri'ye karşı fenalık yapmış ve Tengri onu ceza olarak yeraltı âleminin efendisi yapmıştır. Erlik Han, yeraltı Âleminin en alt katında yeşil demirden bir sarayda, gümüşten bir tahtın üzerinde oturur. Orada kendine koyu kırmızı parlıyan ve çok az ışık veren bir güneş yaratmıştır. Emirinde dokuz semerli boğası vardır.
Erlik Han lanetlenmiştir, Tanrı [Ülgen] ve yarattığı karada dokuz dallı çam ağacının dokuz dalından kendi halkını türetir. Erlik bu halk benim olsun der tanrıya. Tanrı da ona git kendi halkını kendin bul deyip Erlik'i geri çevirir. Tanrının halkının bu agacın yalnız doğuya bakan 5 dalından istifade etmelerine izin verilmiştir. Kalan dört dal yasaklamıştır. Erlik gidip bu halkı baştan çıkarır. Erkek olan Törüngey ile dişi olan Eje, Erlik'in şu sözüne kanarlar "Bu dört dal aslında size yasak değildir, meyveleri de pek tatlıdır. Dilediğinizce yiyin." Erlik sonra ağaca bekçi bulunan yılan uyurken ağzına girer ve ağaca çıkar, Ece'ye müsaade ettiğini söyler. Bunun üstüne Ece meyveden yer, Törüngey'in de agzına sürer. Tanrı durumu fark eder ve Erlik'i yer altına gönderir. Eje'ye "Sen benim sözümü tutmadın bundan sonra gebe kalasın ve doğum sancıları çekesin" der. Yılana "Sen benim sözümü tutmadın, bundan böyle Şeytan diye bilinesin, herkes seni ezmeye öldürmeye çalışsın" der. Törüngeye "Sen benim sözümü tutmadın, 9 kızın 9 oğlun olacak ve hepsinden sen sorumlu olacaksın, insan neslini sen çoğaltacaksın"der. "Hepinizi hanemden kovuyorum, dünyaya gönderiyorum, burda sizi ben beslerdim, ben korurdum, artık kendinizi besleyip koruyacaksınız, bir dahada sesimi duymayacaksınız" diye ekler. Böylece Erlik insanoğluna ilk kötülüğünü etmiş olur.
Erlik; sağlam gövdeli, atletik yapılı yaşlı bir varlık olarak düşünülür. Gözleri, kaşları kara renklidir. Çatal sakalı dizlerine değin uzanmıştır. Yaban domuzunun azı dişlerine benzeyen bıyığı kulakları üzerine yerleşmiştir. Kara ve kıvırcık saçlıdır. Çenesi tokmağa, boynuzları ağaç köklerine benzer. Kana benzer parlak yüzlü Erlik'in, kara demirden kılıcı ve kalkanı vardır. Bineği kara at ya da kara boğadır (belki de öküz). Erklig Kan, Eski Uygur sanatında boğa ya da öküze binmiş olarak tasvir edilmiştir.
Kötülüklerin kaynağıdır. Yeraltında yaşar. Saçları, gözleri ve kaşları ile atı karadır. Çatal (çiftli) sakalı dizlerine kadar uzamıştır. Boynuzları ağaç köklerine, bıyıkları yaban domuzunun dişlerine benzer. Yatağı kunduz derisindendir. Kadehi insan kafatasındandır. Kamçısı karayılandandır. Körüğü, çekici ve örsü vardır. Dokuz oğlu ile dokuz kızı vardır. Çenesi tokmak gibidir. Eyerlenmiş dokuz boğası vardır. Gümüş bir tahtı vardır. Yeraltında demir sarayında yaşar. Yassı demirden bir kalkanı bulunur. Kılıcı geniş ağızlı bir paladır. İhtiyar ve çirkin bir görüntüye sahiptir. Kara renkle simgelenir. Kendisine kara at kurban edilir. Kayra Han ilk önce bir varlık yaratmış onun aracılığı ile de yeryüzünü, dağları, vadileri meydana getirmiştir. Bu varlığın kendisine baş kaldırması üzerine, ona Erlik adını vererek ışık evreninden yeraltına atmış, ayrıca yerden dokuz dallı bir ağaç büyüterek her dalında değişik bir cins insan yaratmıştır. Sonsuz suların içinden toprak (balçık) çıkarma görevi ona verilmiş fakat Erlik yeryüzü yaratılırken ağzında kendisi için bir parça toprak saklamış fakat bu yaptığı anlaşılınca cezalandırılmıştır.Bazı yaratılış efsanelerinde cezalandırılan canlı ördektir. Suyun altından çıkardığı toprağı ağzında saklamıştır. Macar efsanelerinde Aran Ata ördeğin bacaklarını kırdığı için paytak kalmıştır. Macar mitolojisinde Erlike eşdeğer olan Ördögün adının Ördek sözcüğüne benzemesi de bu bakımdan ilgi çekicidir. Evenk mitolojisinde ise cezalandırılan canlı köpektir. Bu ceza nedeniyle kıllı ve kirlidir. Erlik bilgisiz, yıkıcıdır. Düzen ve barış istemez. Huzura karşıdır, yeryüzünü karıştırmak ister. Sonsuz karanlıkların içinde yaşar. İradesi yoktur. İradesizliği simgeler. Affedilir fakat hemen ardından kötülüğe dalar. Evrenin başlangıcında yalnızca Ülgen ve Erlik vardır. Kaz ve kuğu kılığına girerek sonsuz suyun üzerinde uçarlar. Kayra Han ise evrenden önce de mevcuttur. İki köpeğinin adı Kazar ve Pazardır. Yeraltındaki ırmağın kenarında, yüksek bir dağın eteğinde kırk köşeli taş evinde yaşar. Çelik mızrak şeklinde bir tılsımı vardır. Bir insanın eline geçtiğinde ölümcül bir silah olur. Tüm düşmanları yok eder. Gözkapakları bir karış, saçları dimdik, yüzü kan gibi kırmızıdır. Bıyığı kıvrılarak kulağına asılmıştır. Vücudu yılanlarla kaplıdır. Domuz boynuzlu öküzünün sırtında yolculuk yapar. Kızlarının hiçbirinin adı yoktur. Kötü ruhların tamamı onun egemenliği altındadır. Pora Ninci ve Kara Ninci adlı iki yardımcısı vardır. Gökten kovulduğunda yardımcı ve hizmetkarları da onunla birlikte yere dökülmüştür. O hızla toprağın altına saplanmışlardır. Erliğin gelişiyle aleme aniden karanlık çöker, rüzgar eser, fırtına kopar, yer sarsılır. Yeraltını kara bir güneşle aydınlatır. 1980 yılında Moğolistanda bulunan bir dinozora Erlik ismine istinaden Erlikosaurus adı verilmiştir.
Kızagan Tengri
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kızagan Han - Türk ve Altay mitolojisinde Savaş Tanrısı. Kızığan da denir. Göğün dokuzuncu katında yaşar. Kayra Han'ın oğludur. Çok kuvvetlidir. Orduları yönetmekte, savaşları kazanmakta, düşmanı yenmekte komutanlara yardımcı olur. Kızıl yularlı, kızıl buğra sırtındadır. Asâsı gökkuşağıdır. Kızıl renk ile simgelenir. Savaşçıları korur. Türk Moğol İmparatorlukları birer fetih devleti olduğu için savaşlar ve savaşçılar toplumsal hayatta önemli bir yer tutar. Tüm erkekler, hatta yeri gelince kadınlar da aynı zamanda askerdirler. Türkler'in kadınları ve çocukları da pusat (silah) kullanmayı bilirler. Kuvveti sembolize eder. Güçlülük masal ve söylence kahramanlarının en önemli özelliklerindendir. Savaşçılara ve askerlere kuvvet verir. Onların yenilmez olmalarını sağlar. Bazen çok az sayıda askerin kendisinden kat kat fazla büyüklükteki orduları yendiğine tanık olunur. Tarihte bu gibi vakalara rastlanması hiç de az değildir.
Mergen Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mergen Han (Azerice: Mergen, Kiril: Мерген, Rusça: Мэргэн) - Türk ve Altay mitolojisinde Akıl Tanrısı. Pergen Han olarak da bilinir. Her şeyi bilir. Aklı ve zekayı temsil eder. Göğün yedinci katında oturur. Bilgelik sahibidir. Her şeyi bildiği için her şeye gücü yeter. Oku ve yayı vardır. Bilgeliğiyle attığı ok hedefini şaşırmaz. İnsanlara bilgelik verir. Bilimi ve felsefeyi simgeler. Tanrı Kayra Han'ın oğlu olarak kabul edilir. Mergen, ayrıca masal ve efsane kahramanlarında bir unvan olarak kullanılır; Kan Mergen, Ay Mergen, Kartaga Mergen, Südey Mergen gibi.
Kuyaş Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kuyaş (Tatarca: Кояш veya Qoyaş, Başkurtça: Ҡояш, Özbekçe: Quyosh, Uygurca: قۇياش) - Türk ve Altay mitolojilerinde Güneş Tanrı. Koyaş Ata, Gün (Kün) Ata ya da Güneş (Küneş) Ata yahut Yaşık Ata olarak da bilinir. Moğollar Nar (Nara) Etzeg derler. Yeryüzüne gönderdiği yaşam enerjisi nedeniyle Türk kültüründe Güneşe saygı duyulur ve Yaşam verici bir unsur olarak kabul edilir. Güneşin doğduğu yön saygıyı hak eder. Avrupa ve Batı medeniyeti Eks Oriente Luks (Işık Doğudan Yükselir yani uygarlığın kökeni doğudadır,) diyerek aynı anlayışı farklı bir biçimde vurgulamışlardır. Anadolu sözcüğü Güneşin doğduğu yer demektir eski Yunan dilinde. Türkler doğan Güneşi üç veya dokuz kez selamlarlar. Hakanın çadırın kapısı doğuya bakar. Evlerin kapıları hep doğuya açılır. Moğolca söyleyişi Macarların Güneş Tanrısı Napkiralyyi anımsatmaktadır. Tüm kültürlerde güneş dünyaya gönderdiği ışıklar, yani yaşam enerjisi nedeniyle saygı duyulmuştur. Verdiği ısı onun gücü olarak görülmüştür. Bu nedenle de neredeyse tüm uygarlıklarda ve tüm topluluklarda eril olarak algılanarak Baş Tanrı konumuna getirilmiştir. Göğün yedinci katında oturur. Türklerle de bağlantılı bazı ön Asya kültürlerinde dişil olarak algılanmıştır. Günümüzde kızlara Güneş adının verilmesinin nedenlerinden birisi de budur. Türklerde güneş sıcağın ay ise soğuğun sembolüdür. Ural Batır (Ural Han) söylencesinde Gök Tanrısı Samravın iki karısı vardır birisinin adı Kuyaş Anadır. (Diğeri de Ay Anadır.) Gün Han ile karıştırılmamalıdır.
Divan-ı Lügatit Türkte sözcüğe Usıtgan kuyaş kapsadı (Bunaltıcı güneş bastırdı) şeklinde rastlanır.
Umay Ana
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Umay ana dişi olarak betimlenmiştir. İyilikler yapar. Doğacak çocukları belirler. Üç boynuzu vardır. Beyaz elbiselidir. Yere kadar uzanan beyaz, gümüşten saçları vardır. Görünümü yaşlı değildir, orta yaşlıdır. Kuş kılığına bürünebilir ve kanatlıdır. Yaşam ağacının sahibidir. Çocukları korur. Yeryüzüne bereket dağıtır. Etrafına ışık saçar. Kimi zaman kızarak insanları korkutabilir. Çocuğu olmayanlar kendisine kurban adarlar. Gökyüzünde yaşar. Bazen yeryüzüne iner. Yanında bir kuğu veya zarif bir at ile betimlenir. Hamile kadınları ve yavru hayvanları korur. Umacı (Omacı, Hommu, Humu, Umu, Imı veya Moğollarda Omısı) gibi düşsel varlıklar kendisi tarafından gönderilir. Fakat bunlara korkutucu anlamlar yüklenir. Çocukları korumadığı evlerde sıklıkla çocuk ölümleri yaşanır ve bu takdirde kendisine Kara Umay diye hitap edilir. Bazen Humay olarak da adlandırılır ve Hüma kuşu ile bütünleşik anlamlar içerir. Taskıl Umay (Kel Umay) olarak adlandırıldığı da olur. Ancak uzun saçları olduğu dikkate alındığında bu durumun zaman zaman büründüğü bir görüntü olduğu söylenebilir. Ayrıca kendisine ithafen verilen Taskıl Umay şeklindeki bir dağın varlığı da bilinmektedir. Mavi ve beyaz kuş kılığına girebilir. Ama Hanım adlı yaratıcı ruh ile ve May Ana ile de bağlantılıdır.
Tanrıcılık inancında Tanrı'dan sonra gelen en önemli dinsel varlıktır. Eski Türk yazıtlarında Tanrı'nın yanında ara sıra sadece onun adı geçer. Diğer dinsel varlıkların adı eski yazıtlarda geçmemektedir. Umay, bir çocuk doğacağı zaman oraya varır ve gök alemindeki Süt gölünden getirdiği bir damlayı çocuğun dudaklarına sürer, böylece ona bir ruh vermekte, 3 gün boyunca anne ve çocuğu korumaktadır. Çocuğun gülümsemesi, Umay'ın çocukla birlikte olduğu anlamına gelmektedir. Umay uzun süreli çocuğun yanından ayrılırsa çocuk hasta olur. Orta asya mitolojisindeki karşılığı "kız" anlamındaki Ece olan Umay'ın yeryüzü tanrıçası olduğu sanılmakta, Hakas halkı tarafından Imay Ece olarak adlandırılmakta beyaz saçlı ve narin bir hanım olarak tasvir edilmekte, pembe bir bulut üzerinden insanoğlunu gözetlediğine inanılmaktadır. Sibirya'da yaşayan Yakut halkı tarafından Ayısıt adıyla bilinmektedir.
Yayık Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yayık Han (Azerice: Yayıx, Kazakça: Жайық, Kırgızca: Жайык, Rusça: Дьайык) - Türk ve Altay mitolojisinde Irmak Tanrısı. Cayık (Tayık, Dayık) Han da denir.
Irmaklardan ve göllerden sorumludur. 17 ırmağın kavuştuğu yerde yaşar. Irmaklara, rüzgarlara ve sulara hükmeder. Kamçısı şimşektir. Büyük Tufandan sonra gökyüzüne çıkmıştır. Su Yılanı veya Su Ejderi kılığına bürünebilir. Yerlerden sular fışkırtır. İnsanları kötülüklerden korur. Dizgini gökkuşağı, kamçısı boz alevdir. Kendisine Yayık Kaldırma adı verilen saçı (cansız nesne kurban etme) törenleri yapılır. İlkbaharda davarların ve atların avuzları (ilk sütleri) ile bulgur karıştırılarak yapılan lapalar ırmaklara saçılır. Göğün üçüncü katında oturur. Şamanlara düşünsel yolculuklarında yardım eder. Koruçı (Korucu / Koruyucu) olarak nitelenir.
Kazak ve Kırgız hikâye ve söylentilerinde Tepegözü kör eden kahramanın adı da "Yayık" (Jayık) olarak geçer. Şaman âyin ve törenlerinde "Yayık Han"ın oldukça önemli bir yeri vardır. Onun görüntüsünü beyaz kumaştan yaparlar. Tölöslerin "Tayık" dedikleri ve yalnız ağır belâlar geldiğinde yakardıkları bu ruhu "Koruçı" olarak tanımladıkları da kaydedilmiştir. Altaylar, ırmaklar taştığı zaman, "Yayık sudan çıktı" derler, çünkü mekanı 17 deniz veya ırmağın kavşağında olan Yayık Han coşup, taşan suların ruhudur ve yeryüzündeki tüm sular ona aittir.
Cayık (Ek Bilgi)
Asya Türk lehçelerinde Cayık/Jayık sözcüğü tufan, taşkın anlamlarında kullanılır. genel olarak sel gelmesi, suların yükselmesi, ırmakların ve göllerin taşması demektir. Türk halk kültüründe ve anlatılarda yeryüzünü suların kapladığı Büyük Tûfan için kullanılan bir tâbirdir. Bu veyâ benzeri söylenceler yeryüzündeki pek çok kültürde yer alır fakat ilk kez Sümerlerde bahsi geçer. Altayların kökleri çok eski çağlara kadar uzandığı anlaşılan bir söylencesinde sulara hükmeden Cayık (Yayık/Jayık) adlı tanrının Tûfandan sonra gökyüzüne çıktığı söylenir.
Karluk Han (Karlık)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karluk Han - Türk ve Altay mitolojisinde Duman Tanrısı. Karlık olarak da bilinir. Ülgene kurbanların ruhlarını iletir. İnsanların yaşamlarını denetler, bir değişiklik olduğunda Ülgene bildirir. İşareti dumandır. Yakılan kurbanlardan çıkan duman onun geldiğini gösterir. Ocağa su serpilerek duman çıkması sağlanır ki, Karlukun hoşuna gitsin diye. Genelde Suyla Han ile birlikte görülür.
Suyla Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Suyla - Türk ve Altay mitolojisinde Yazgı Tanrısı. Su ile Güneş ve Ayın ışığından yaratılmıştır. At gözlü, kartal gagalı, eşek kulaklı ve yılan saçlıdır. Toğurtka (ağaçkakan) kuşu ongunudur. Tomurta (toğurtka) kuşu Tanrının elçisi olarak kabul edilir. İnsanları korumakla görevlidir. İnsanların yaşamlarını denetler, bir değişiklik olduğunda Ülgene bildirir. Ülgen'in en önemli yardımcı ruhlarından biridir. Ülgene kurbanların ruhunu ulaştırır. İki dili vardır. Genelde Karlık Han ile birlikte görülür. Şamanın Ülgene kurban ***ürme yolculuğunda yardımcı olur ve onu kötü ruhların saldırısından korur. Atınkine benzer gözleriyle otuz günlük uzaklığı görebilir. Kam, göklere veya yeraltına yolculuk yaparken onu kötü ruhların saldırısından korur. Kam, ayin sırasında Suyla için arak (rakı) saçar. At Gözlü Kartal ya da İki Dilli Kekeme Han adlarıyla da bilinir.
UTKUUÇİ
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kurbanı Ülgene ileten bir ruhtur. Güler yüzle karşılayan anlamına gelir. Gökyüzünde yaşar, Ülgene en yakın ruhtur. Şaman altın kazıktayken Utkuuçidan kazları alır ve yeryüzüne döner.
Ayzıt (Ayığsıt Hanım)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ayzıt (Yakutça: Айыыhыт, Bulgarca: Айъсът veya Айъсит, Rusça: Айысыт) - Türk ve Altay mitolojilerinde Güzellik Tanrıçası. Ayığsıt (Ayıhıt veya Ayısat) Hanım da denilir. Aşkın ve güzelliğin simgesidir. Ongunu kuğudur. Kuğular bu nedenle kutsal sayılır ve dokunulmaz. Kuğular biçim değiştirmiş kutsal kızlar olarak kabul edilir. Ayığsıt gümüş tüylü bir kısrak biçimine bürünebilir ve gökten yeryüzüne bu şekilde iner. Kısrak kılığındayken kuyruk ve yelelerini kanat gibi kullanır. Ormanlarda dolaşmayı sever. Ak bir kalpağı, çıplak omuzlarında ak bir atkısı vardır. Çocukları ve hayvan yavrularını korur. İnsanlara sevgi ilham eder. Sarayının kapısında ellerinde gümüş bakraçlar ve gümüş kamçılar bulunan yasakçıları (bekçileri) vardır. Bu yasakçılar kötü insanları içeriye almazlar.
Ayzıt'ın Kızları
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ayzıtın kızları büyülü beyaz bir tülü giyinince kuğuya dönüşürler. Beyaz Turna kuşu da diğer simgelerinden biridir. Sümerlerde Ay Tanrıçası olan Ay'a da ışık saçmaktadır ve adı da bu anlamla bağlantılıdır. Aşk her zaman ışıkla ve parlaklıkla simgelenmektedir. Aşk ateşi gözlerimi kör etti ifadesi bunun en belirgin anlatımıdır.
Oğuz Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Oğuz Kağan ya da Oğuz Han - Türk ve Altay mitolojisinde Türklerin atasıdır. Uğuz Han, Uz Han veya Oğur (Ogur, Ugur) Han olarak da bilinir. Oğuz Kağan Destanı'nın baş kahramanıdır.
Mitolojide, ilk Türk Devletinin kurucusu olarak kabul edilir. Bütün yaşamı boyunca Gökbörü (Börteçine) kendisine kılavuzluk etmiştir. Yaşamı, daha doğumundan başlayarak olağanüstü olaylarla doludur. Yüzünün rengi maviye çalar. Gözleri al (kızıl) renklidir. Ağzı ateş gibidir. Çok çabuk büyümüştür. Doğar doğmaz yemek yemiştir. Bir kez süt emip sonra çiğ et yemiştir. Gücü simgeleyen boynuzlu bir tacı vardır. Babası Kara Hanı (Kayra Han Değil) öldürür. Ormanda tek boynuzlu bir yaratıkla vuruşarak onu yenip öldürür. Gergedan olduğu söylenen bu canlı olasılıkla aslında bir şeytandır. Pek çok boya adlarını o verir (Uygur, Kanglı, Kıpçak, Kalaç, Karluk). İki eşinden toplam altı tane oğlu olmuş ve bunların çocuklarından da oğuz boyları meydana gelmiştir. Avlanırken, bir ortasında yer alan bir ada bulur. Bu adanın ortasındaki bir ağacın kovuğunda ışıklar saçan çok güzel bir kız oturmaktadır (Yarsub Yer-Su bu kızla sembolize edilir). Saçları akarsular gibi mavidir ve dişleri inci gibidir. Onunla evlenir ve üç oğlu olur. Aradan yıllar geçer, bir gün gökten güçlü mavi bir ışık düşer ve ortasında güzel bir kız bulur (Gök-Kal Gök-Hava da bu kızla sembolize edilmiştir). İnanılmaz güzellikte olan bu kızın başında kutup yıldızı gibi ateşten bir ışık demeti vardır. Bu kızla da evlenir ve üç çocuğu olur. Rüyasında gördüğü Gümüş Oku bulup getiren ilk üç oğluna bölerek paylaştırır. Aynı şekilde rüyasında gördüğü Altın Yayı da ikinci karısından olan çocuklarına paylaştırır. Tarihçi Rüstem Paşaya göre Kuran'da adı geçen Zülkarneyn adlı kutlu kişi Oğuz Handır. Çünkü çiftboynuzlu tacı ile tanınmıştır. Lak (Ilak), Rak (Irak), Zak (Izak) gibi efsanevi ülkelerin kağanlarını yenerek buraları fetheder.
Bozoklar
Bozoklar, Türk mitolojisinde Göksel Kavimlerdir. Oğuz Hanın ikinci (göksel) eşinden olan üç oğlu ve onlardan türeyen boylar. Altın Yayın sahibidirler. Kelime, Boz gri renk ve Ok sözcüklerinin bileşmesiyle oluşmuştur. Moğolcada Bosoh fiili yükselmek, güneşin doğması anlamlarına gelir.
Üçoklar
Üçoklar veya Uçoklar, Türk ve Altay mitolojisinde Yersel Kavimlerdir. Oğuz Hanın ilk (yersel) eşinden olan üç oğlu ve onlardan türeyen boylardır. Yerle ilgili unsurları temsil ederler. Burada dikkate değer olan husus Gök kavramının yerin bir parçası sayılmış olmasıdır. Bu durum Yaratılış çağlarında Gök ve Yerin ayrışmadığı bir bütün olduğu anlayışını akla getirmektedir. Diğer bir görüşe göre ise burada kastedilen Uzay değil Hava yani atmosferdir. Bu da Gök-Kal tabirini hatırlatmaktadır. Üç ve Ok (veya Uç Sınır ve Ok) kelimelerinin bileşik halidir.
Oğuz Han'ın Eşleri
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Efsanede, Oğuz kağan, ava gider. Bir gölün ortasında, önünde bir ağaç ve ağacın oyuğunda bir kız vardır. Kız muhteşem bir güzelliğe sahiptir. Saçları akarsular gibi, gözleri maviydi ve inci gibi dişleri vardır. Oğuz kağan bu kızı alır ve Gök, Dağ, Deniz adında üç oğlu olur. Günlerden bir gün gökten mavi bir ışık düşer. Bu ışık, güneş yada aydan daha parlaktır. Oğuz Kağan yaklaşır ve bu ışığın ortasında bir kız olduğunu görür. Kız olağanüstü güzelliktedir. Başının tepesinde, sanki kutup yıldızı gibi ateşten bir ışık demeti vardır. Oğuz kağan kızı görünce sever ve onu alır. Gün, Ay, Yıldız adında üç oğlu olur.
Gün Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gün Han - Türk ve Altay mitolojisinde Güneş Kağanı. Kün (Kön) Han olarak da bilinir. Oğuz Hanın göksel olan ikinci eşinden doğan oğludur. Yeryüzünün yaşam kaynağı olan ışıkları sebebiyle Güneşe duyulan hayranlığın mitolojik dışa vurumudur. Gün Hanın ongunu Laçın (Şahin) kuşudur. Maviye çalan bir rengi vardır. Diğer kuşları avlamakta kullanılır. Gün Han altın bir otağ (çadır) kurdurur. Sağ tarafına kırk kulaç yüksekliğinden bir direk diktirir. Üzerine de altın bir tavuk koydurur. Çünkü Türk mitolojisinde altın, Güneşin mecazi bir sembolüdür. Hamile kadın rüyasında Güneş görürse kızı olur. Günbatımını izlemek pek iyi karşılanmaz. Kötücül varlıklar Güneşi boğmaya çalışır, batarken kızıla boyanmasının nedeni budur. "Gün ışığı görmeyesin" gibi beddualar halk inancında önemli bir yere sahiptir.
Ay Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ay Han - Türk ve Altay mitolojisinde Ay Kağanı. Moğolca da Sara Han veya Hara Han olarak bilinir. Oğuz Hanın ikinci eşinden olan oğludur. Ongunu kartaldır. Kartal hükümranlığı simgeler. Buryatçada Hara sözcüğü Ay demektir (Moğolca Sara), bazı kayıtlarda Oğuz Hanın babasının adı Kara Han, iken bazı kaynaklarda Ay olarak gösterilmesi bu kelime benzeşimi nedeniyle olabilir. Hâlbuki gerçekte Ay Han, Oğuz Hanın oğlunun adıdır. Ay pek çok kültürde dişil bir varlıktır, ancak Türklerde hem dişi hem de erkek Ay Tanrısı mevcuttur. Fakat özellikle vurgulanması gereken husus, Ay Hanın bir Tanrı değil, kutsal bir kişi olarak kabul edildiğidir. Ay sözcüğü burada nitelik veya özellik değil bir sıfattır. Ay Ata ile karıştırılmamalıdır.
Yıldız Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yıldız Han - Türk ve Altay mitolojisinde Yıldız Kağanı. Uldız (Ulduz, Yulduz, Yolduz, Ildız) Han olarak da söylenir. Oğuz Hanın göksel eşinden olan oğullarından birisidir. Yol gösterici, yön buldurucu nitelikleri bulunan ve parlaklıkları nedeniyle daima dikkat çekmiş olan yıldızların simgesel olarak kişiliğe büründürülmesidir. Ayrıca yıldızlar yaratılışın başlangıcını temsil eder. Ongunu Atmacadır.
Gök Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gök Han - Türk ve Altay mitolojisinde Gökyüzü Kağanı. Kök (Kük) Han olarak da bilinir. Oğuz Hanın ilk eşinden doğan oğludur. Türk yurdunun sınırsızlığını ve enginliğini simgeler. Göğün enginliği ve sonsuzluğu büyük öneme sahiptir. Gök Hanın ongunu Sungur kuşudur. Maviye çalan bir rengi vardır. Diğer kuşları avlamakta kullanılır. Gök ve Han Birleşerek Gökhan diye erkek ismi olmuştur.
Dağ Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dağ Han - Türk ve Altay mitolojisinde Dağ Kağanı. Tav (Tağ, Tak, Dak) Han olarak da söylenir.
Oğuz Kağanın ilk eşinden olan oğullarından biridir. Türk Devletinin ululuğunu ve büyüklüğünü simgeler. Bazı dağlar Türklerce kutsal kabul edilir. Altay Dağı, Tanrı Dağı vs. Ayrıca mitolojik dağ motifleri mevcuttur. Demir Dağ, Bakır Dağ, Buz Dağ, Kil Dağ, Or Dağ, Kuz Dağ, Kur Dağ, Ak Dağ gibi Ongunu Uçkuşdur. Mitolojik dağların en önemli üç tanesi şu şekildedir.
- Altındağ: Gökyüzündedir. Dokuz rüzgarın kesiştiği yerde başlar.
- Demirdağ: Yeryüzündedir. Dokuz ırmağın kavuştuğu yerdedir.
- Bakırdağ: Yeraltındadır. Dokuz yeraltı denizinin birleştiği yerdedir.
Deniz Han
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Deniz Han - Türk ve Altay mitolojisinde Deniz Kağanı. Tengiz (Dengiz, Teniz) Han olarak da söylenir. Moğollar ise Tengis Han şeklinde anarlar.
Oğuz Kağanın ilk eşinden olan oğullarından biridir. Türk Devletinin denizlerdeki egemenliğini ve enginliğini simgeler. Ongunu Çakır kuşudur. Bu kuş maviye çalan rengi nedeniyle denizi çağrıştırır. Ayrıca destandaki gökten inen kurt mavi bir ışığın içindedir ve bu aynı zamanda göğün rengidir. Cengiz Hanın adını bu söylenceden (veya bu anlayıştan) esinlenerek aldığı söylenir. Çünkü Cengiz gerçek ismi değildir, bir unvan olarak verilmiştir. Sonsuzluğu, kurduğu devletin genişliğini ve kendisinin büyüklüğünü simgeler. Türk mitolojisinde ezelde hiçbirşey yokken uçsuz bucaksız bir deniz vardır. Daluy/Taluy sözcükleri masallarda ve efsanelerde okyanus anlamında kullanılır.
Su İyesi- Su Perisi
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Su İyesi (Tatarca: Су иясе veya Su İyäse, Çuvaşça: Шыв Ийĕ, Yakutça: Уу Иччи) - Türk, Tatar ve Altay mitolojisinde suyun koruyucu ruhu. Değişik Türk dillerinde Suv (Sub, Suğ, Sıv) İyesi / Eğesi / Ezi / Issı / İççisi olarak da bilinir. Moğollar Usan (Uhan) Ezen olarak adlandırırlar.
Her suyun bir İyesi vardır. Hepsi sularda yaşarlar. İnsanlara zarar vermezler. Cisimsiz varlıklardır. Ak giysiler giyinirler. Suları korurlar. Kuş ve yılan kılığına girebilirler. Yaşadıkları suyun derinliklerindeki büyük bir kayanın altında bulunan geçitten girilen bir sarayda yaşarlar. Bazıları denizkızı gibi balık kuyrukludurlar. Maviye çalan bir renkleri vardır. Etraflarında yüzen ve ışıldayan mavi renkli balıklarla tasvir edilirler. Kimi zaman boynuzlu olarak betimlenir. Saçsız, sakalsız, kaşsız bir varlıktır. Burada kastedilen daha çok su kaynaklarının koruyucu ruhudur. Onun huyunu anlayabilmek neredeyse imkânsızmış. Hiç beklenmeyen bir anda suyu dalgalandırıp barajları yıkabilir, hayvanların, insanların boğulup ölmesine neden olabilirmiş. Su Sonası/Sunası olarak bilinen yarı balık yarı kız olan bir canlının taş üzerinde oturduğunu görülür. Tatar mitolojisinde Su Atası, Su İyesi ve Su Anası bazen tek bir varlığa verilen çeşitli isimler olarak görünür. Fakat aralarındaki en önemli fark, Su İyesinin sadece belli bir su kaynağına bağlı olmasıdır.
Öğüz İyesi
Öğüz İyesi Türk ve Orta Asya halk inancında akarsu ruhudur. Su İyesi ile benzer özellikler taşıyan ve ona çok yakın olan bir varlıktır. Hatta kimi görüşlere göre aynı canlıdır. Öz İyesi olarak da bilinir. Eş anlamlı olarak Akar (Ahar) İyesi veya Akarsu İyesi tabiri de kullanılır. Dere İyesi de benzer bir anlam içerir. Akarsuyun koruyucu ruhudur. Her akarsu için farklı bir İye vardır. Yaşlı kadın kılığındadır. Çaylarda, derelerde yaşar. Köprüden geçerken suya bakanlara kızar ve başını döndürür. O kişi de suya düşer ve bazen boğulur. Suların kirletilmesi onu çok üzer. Suya kirli şeyler dökenlerin başına belalar getirir. Su kenarlarında yaşar. Bazen kuraklık ve hastalık getirir. İlk defa su doldurmaya giden bir gelin kendisine saçı verir. Bozuk para atılabilir. Veya sudaki canlıları beslemesi için peynir, çökelek, ekmek dökülebilir. İnsanları ayaklarından tutup suya çeker. Bazen aslında çok sığ olan bir yerde insanlar onlarca kulaç derinliğe batarlar. Dağınık saçları vardır. Çay (Say) İyesi küçük akarsuların koruyucu ruhudur. Öğüz sözcüğü, akarsu demektir. Bazı şive ve lehçelerde Öz olarak kullanılır. Öz sözü aynı zamanda bir varlığın temel unsuru demektir ki, su tüm canlı organizmalardaki temel unsurlardan belki de en önemlisidir. Moğolcada Üyer, Tunguzcada Üge/Üve akarsu anlamına gelir.
Kübey Hatun
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kübey Hanım (Yakutça: Күбэй) - Türk ve Altay mitolojisinde Doğum Tanrıçası. Kubay Ana olarak da bilinir. Doğum yapan kadınları korur. Dişiliğin simgeselleştiği tanrıçadır. Süt gölünden yanındaki tulumlarla getirdiği sütü doğacak çocuğun ağzına damlatır. Böylece daha fazla süt isteyen çocuk dışarıya çıkmak ister. Çocuğa ruh verir. Yaşam ağacı Ulukayının içinde yaşar. Bu ağacın kökünden Bengisu (Yaşam Suyu)akar. Yarı beline kadar çıplaktır. Ayakları ve bacakları ağaç kökünü andırır. Göğsünden sağaltıcı özelliği olan bir süt verir. Orta yaşlı bir görünümü vardır. Bedeni şişman değildir. Ciddi bakışlıdır. Uzun saçları vardır. Çocukların ve kadınların koruyucusudur. Yaşam ağacı ve Kübey ışık saçarlar. Hamile kadın doğum yaparken gökten inip onun yanında durur. Fakat kadın onu göremez. Kadının ağrılarını hafifletir. Çocuk doğduktan üç gün sonra gider. Yeryüzünde saf ve temiz olan şeyleri korur. Temizlik Tanrıçası olarak da görülür.
Bürküt Ana (Kartal Ana)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bürküt Ana - Türk, Altay ve Moğol mitolojisinde Kartal Tanrıçadır. Burkut (Merküt, Markut, Mörküt, Börkit, Börköt, Bürgid) Ana olarak da anılır. Moğollar ise Bürgüd Ece veya Bürged Ece derler. Ayrıca Kartal Ana ve Sahalarda Hotoy Ene olarak da bilinir.
Şamanları yeryüzüne getirmiştir. Şaman olacak bir çocuğun ruhu bir kartal tarafından yutulur. Bu kartal güneşlik bir bölgeye göç eder. Bu çayırların ortasında kırmızı bir çam ile kara bir kayın vardır. Kartal yumurtasını bu ağaçlardan birinin tepesine bırakır. Bir süre sonra yumurta çatlar ve içinden bir çocuk çıkar, ağacın hemen altında bulunan bir beşiğe düşer. Buryatların ilk şamanı Bürked adını taşır. İstediği zaman rahatlıkla öbür dünyaya atlayabilir. Bazı Türk boyları kartaldan türediklerine inanırlar. İyi şamanlar kızıl çam üzerindeki kızıl yumurtadan, kötü olanlar ise kara kayın üzerindeki kara yumurtadan çıkarlar. Bu kartal tüm ömrü boyunca o şamanı korur ve yardımcı olur. Bu kuş o kadar büyüktür ki, ay onun sol kanadını, güneş de sol kanadını ancak kapatır. Sibirya inançlarına göre Tanrı insanlara yardım etmesi için kartalı göndermiştir. İnsanlar onun dilini anlamayınca da bir kartal Tanrının emriyle bir ağacın altında uyuyan kadını gebe bırakır ve onun çocuğu şaman olur. Bürküt (Merküt) kuşu şamana kendinden geçerek yaptığı yolculukta eşlik eder. Uğu/Üğü: Baykuş, Tomurtka/Toğurtak: Ağaçkakan, Laklağan/Laklagu: Leylek, Sandugaç/Sanduğaç: Bülbül, Toygar/Turgay: Tarlakuşu, Galu/Galagun: Kaz gibi diğer kuş türleri de söylence ve masallarda sık sık geçen canlılardır.
Bucu
Türklerle komşu bazı sibirya kavimlerinde şamana öteki dünyaya yaptığı yolculuklarda yardımcı olduğuna inanılan efsanevi kuştur.
Asena
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Oğuz Kağana yol gösteren ve liderlik yapan kurt erkektir. Türeyiş destanındaki kurt ise dişi olarak gösterilmiştir.
Göktürklerin kurttan türeyişi ile ilgili destan Bahattin Ögelin Türk Mitolojisi adlı eserinde şu şekildedir:
Göktürkler eski Hunların soylarından gelirler ve onların bir koludurlar. Kendileri ise Aşina (A-shih-na) adlı bir aileden türemişlerdir. Sonradan çoğalarak ayrı oymaklar halinde yaşamaya başladılar. Daha sonra Lin adını taşıtan bir ülke tarafından mağlup edildiler. Mağlubiyetten sonra Göktürkler, soyca yok edildiler. Tamamen öldürülen Göktürkler içinde, yalnızca on yaşında bir çocuk sağ kalır. Lin memleketinin askerleri, çocuğun çok küçük olduğunu görünce, ona acırlar ve öldürmezler. Çocuğun el ve ayaklarını keserek bir bataklığa bırakırlar. Bu sırada çocuğun etrafında bir dişi kurt peyda olur ve çocuğu besler. Bir süre sonra kurt hamile kalır ve bir mağaranın içinde on çocuk doğurur. Zamanla bu on çocuk büyür ve evlenir. Zamanla her birinden bir soy türer. Göktürk devletinin kurucularının geldikleri Aşina ailesi de bu on boydan biridir.
Al Karısı-Albastı
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Albastı (Tatarca, Kırgızca, Kazakça: Албасты, Çuvaşça: Алпастă, Azerice: Albasdı, Rusça: Албасты́) - Türk ve Altay mitolojilerinde bir çeşit kötü ruh ve onun neden olduğu ruh çarpması. Albısın (veya Alkarısının) neden olduğu ruh hastalığı.
Albastı bir varlığın adından daha ziyade, neden olduğu hastalığı ifade eder. Alvastı veya Alpastı da denir. Sibiryada Albasta olarak da bilinir. Albasmak (bazı Türk dillerinde Alvasmak, Alpasmak) fiili ile de kullanılır. Bu fiil Albastı olmak anlamına gelir. Albastı olan kişiye Albıstar adı verilir. Boğucu sıkıntı. Sara hastalığı. Lohusahumması denilen ve yüksek ateşle ortaya çıkan, temizliğe dikkat edilmediği için meydana gelen hastalık. Bunlara bağlı baygınlık. Bir çeşit korku halidir. Gebe kadın kan kaybetmeye başladığında değişik varlıklar görmeye başlar. En çok korktuğu şey gözünün önüne gelir. Bunun sonucunda bazen bayılır. Alkarısı o esnada göğsüne dizleriyle çökerek soluğunu keser. Hatta ölüme bile neden olabilir. Gebe kadın yiyemez, içemez, nefesi daralır. Bu durumdan kurtulması için Al Ocağına ***ürülür. Bu yer genelde kutlu bir mekandır ve bir evliya mezarıdır. Kulbastı biçimiyle de Adıge diline geçmiştir. Albastı ve Kulbastı ayrıca isimleri farsça kökenli olan Aleybanı (Alyabani) ve Kuleybanı (Gulyabani) adlı varlıkları da akla getirmektedir. Aleybanı, Albastı'nın Fars kültürüyle etkileşiminin bir ürünüdür. Aynı şekilde Gulyabani de, Kulbastı (Gulbastı)'nın bir yansımasıdır. Ayrıca Udmurt ve Mari dillerinde de Alvasta ve Alvastı olarak yer almaktadır. Al Ana ile de bağlantılı görünmektedir.
Alban
Türk ve Yakut mitolojisinde kötü ruhlardan bir gruptur. Albastı ile bağlantılı varlıklardır. Çok kötü isimleri ve çok kötü yüzleri vardır. İntihar etmiş insanların ruhlarından meydana gelirler. Türk kültüründe intiharın hoş görülmediğinin en açık örneğidirler. Ters dönmüş gözleri, yukarıya kalkık olarak uzayan saçları vardır.
Taz Hanım
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Taz Hanım - Türk ve Altay mitolojisinde gök tanrıçasıdır. Tez Hanım olarak da bilinir. Ülgenin karısı olarak geçer. En önemli özelliği kel olmasıdır. Tuvalarda kartala Tas adı verilir ve Taz Hanım ile bağlantılıdır. Moğolcada akbaba kuşuna Tas/Tasu denmesi de yine bu kuşun kel bir görünümünün olmasıyla alakalıdır. Tazlık (kellik) tamamen Türk kültürüne ait olan belirgin biçimde ortaya çıkan bir güç simgesidir. Taşşa ve Keloğlan ile bağlantılı olarak ele alınabilir. Taskıl, Tazagan gibi dağ adları yine bu konuyla ilintilidir.
Kaldaz
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaldaz Hanım, Türk ve Altay mitolojisinde Ateş Tanrıçası. Başka bir görüşe göre mal (sığır) ve büyükbaş hayvanların koruyucusudur. Emrindeki olan canlılara Kaldazın adı verilir.
Kaldazın Türk ve Altay halk inancında Ateş Cini. Ateşin içinde oynar. Kısa boyludur. Sakalı yedi karıştır. Sakalları kirpi oku gibidir. Sarı bir samura dönüşebilir.
Alp Er Tunga
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Alp Er Tunga, veya Alp Er Tonğa (Altay Türkçesi: İlb Er Tonga), efsanevi bir Türk hakanıdır. "الب Alp" (alp, yiğit, kahraman, bahadır), "ار Er" (er, erkek, adam) ve "تنكا tonğa" (babür/bebür) anlamındadır. Zaman zaman Saka Hanı olarak bahsedilir.
Adı ve Tarihsel Konumu
Tunga sözcüğü aslında leopar cinsinden yırtıcı bir hayvanın adıdır. Bir yiğitlik simgesi olarak alplara isim diye verilir. Uzun saçlı olmak Tungayı çağrıştırdığı için alpler saç uzatırlar. Ayrıca cengaverler yırtıcı hayvanların özellikle de aslan, kaplan, pars, tunga gibi hayvanların postlarını giyerler. Bu postlar savaşçılığın sembolüdür. Alpar Tunga Han, yanında iki tane tunga (leopar) ile resmedilir, sırtında da bir post vardır, postun dişleri başının üzerinden görünür. Tüm Türk Dünyasında olduğu kadar, İran ve Ortadoğu haklarının pek çoğu tarafından tanınır. Selçukluların 33 atasından biri olarak sayılır. Yeraltındaki 100 sütunlu demir sarayında yaşar. Alpar (Alper) sıfatıyla anılır. İran mitolojisinde adı Afrasyab olarak geçer.
Yaşamıyla ilgili bilgiler efsanelere dayanan Alp Er Tunga'nın, Turancılarca Türklerin eski atalarının soyundan geldiği öne sürülür. Ayrıca, Divân-ı Lügati't-Türk'te ve Kutadgu Bilig[6]'de, İran destanı Şehnâme'nin kahramanlarından Efrasiyab (Afrasyab)'la aynı kişi olduğu belirtilir. Şehname'ye göre İran - Turan savaşları sırasında Zaloğlu Rüstem ile giriştiği mücadele sırasında pusuya düşürülüp öldürülmüştür. Öldürülmesiyle ilgili Alp Er Tunga Sagusu, Divân-ı Lügati't-Türk'ün çeşitli yerlerinde örnek metin olarak verilmiştir.
Çeşitli kaynaklarda Alp Er Tunga
Orhun Yazıtlarında "Alp Er" ve "Tunga" isimleri
Alp Er ismi, Altay Dağlarından bulunan eski runik Türk yazıtlarında da bahsedilmiştir. Orhun Yazıtlarıında (i, kuzey. 7, ii, doğu. 31), Kül Tigin 714 yılında Oğuzlara karşı beşinci defa yaptığı seferi başarı ile kazanınca, hitabeye şöyle yazdırmıştır.
Divânu Lügati't-Türk'te Alp Er Tunga
Kaşgarlı Mahmud'un kızı olduğunu belirttikten sonra; "Çünkü Kaz'ın babası olan "تنكا الب ار Tonğa Alp Er" Afrasyap demektir; "مءرڤ Merv" şehrini yapan zattır" sözleriyle Efrasiyab ve Alp Er Tunga'nın aynı kişiler olduğunu bildirir.
Kutadgu Bilig'de Alp Er Tunga
Yusuf Has Hacib'in Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han'a armağan olarak sunduğu Kutadgu Bilig adlı eserinde dünya hükümdarları içinde en adaletli olanların Türk hükümdarları olduğunu ve onların içinde adı meşhur olanın Taciklerin (İranlıların) Efrasiyab dedikleri Alp Er Tonga olduğunu belirtir.
Ayrıca Efrasiyab'dan şu sözlerle bahseder: "Kent: Şeher. Bu kelmeden alınaraq Qaşqar üçün "Ordu Kend" derlər. Hanın oturduğu şeher demekdir. Çünki Afrasiyab, havası gözel olduğu üçün burada otururdu."
Alp Er Tunga Ağıtları (Günümüz Türkçesi)
Alp Er Tunga öldü mü?
Dünya sahipsiz kaldı mı?
Korkak öcünü aldı mı?
Şimdi yürek yırtılır.
Felek yarar gözetti.
Gizli tuzak uzattı.
Beylerbeyini kaptı.
Kaçsa nasıl kurtulur?
Beğler atlarını yordular.
Kaygı onları durdurdu.
Benizleri yüzleri sarardı.
Safran sürülmüş gibi oldular.
Erler kurt gibi uludular.
Hıçkırıp yaka yırttılar.
Kısık seslerle haykırdılar.
Ağlamaktan gözleri kapandı.
Gönlüm içten yandı.
Yetmiş yaş yaşlandı.
Geçmiş zaman arandı.
Tüm günler geçse de,
Yine de aranır.
Etügen (Ötügen) - Yer Tanrıçası
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Etügen Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde Yeryüzü Tanrıçası. Ütügen veya İtügen olarak da söylenir.
Özellikleri ve Önemi
Toprak ve yeri temsil eder. Devleti ve egemenliği korur. Toprağı ve toprakla ilgili tüm unsurları, bitkileri ve hayvanları korur. Konur (kahverengi) saçları vardır. Toprağa dayalı üretimi, tarımı ve hasadı korur. İnsanların bilmediği, ulaşamadığı bir yerde topraktan (ker***ten) yapılmış evinde yaşar. Son derece alçakgönüllüdür. Mecazen emeği ve helal kazancı simgeler. Ötügen (Ötüken) aynı zamanda Türklerin yeryüzünde ilk var olduğu ve oradan Dünyaya dağıldığı yerin adı olarak da kabul edilmektedir. Orhun nehri kaynaklarını bu bölgeden alır ve Göktürk Devletinin de başkenti yine bu yörede kurulmuştur. İnanca göre bütün büyük devletlerin başkenti burada kurulmalı idi. Bazı kaynaklarda Toprak (Yer) Tanrıçasının oğlunun adının Kılan olduğundan bahsedilir.
Itoga Hanım
Itoga Hanım - Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde tarla tanrıçası. İtöge Hanım da denir. Tarlaları ve ekenekleri korur. Etügen ile aynı Tanrıça olduğunu ileri süren görüşler vardır. Bazen de Etügen'in emrindeki başka bir tanrıça olarak görünür. Sözcük, ıdık, İdi isimleriyle bağlantılıdır. Moğolcada İtge/İtege, Tuva dilinde İdeg sözcükleri umut demektir.
Natıkay
Natıkay veya Natıgay - Türk ve Moğol mitolojisinde Toprak Tanrısı. Ötüken'in eşi olarak görülür. Çocukları, hayvanları ve bitkileri korur. Marko Polonun Seyahatnamesinde adı geçer. Moğollar tarafından saygı gösterilen bir Tanrı olduğundan bahsedilir. Onun için keçeden ve kumaştan bir saygı alanı yapılırdı. Erkekler sağ, kadınlar sol ve çocuklar önüne dizilirdi.
Od Ana- Ateş Tanrıçası
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Od Ana - Türk, Altay ve Tatar mitolojilerinde Ateş Tanrıçası. Değişik Türk dillerinde Vot (Vut, Uğot, Uvot) Ana olarak da bilinir. Moğollar Gal Eçe derler.
Ocağı ve içindeki ateşi korur. Kırmızılar giymiş yaşlı bir kadındır. Ateşin yalımıyla dalgalanan kırmızı ipekten bir kaftanı vardır. Genç al bir kısrak üzerinde gezinir. Uzun kırmızı saçları vardır, saçları örülüdür ve ateşin yalımlarını simgeler. Kırık Baştu Kıs Ene, Odus Baştu Ot Ene olarak tanımlanır. Göğüsleri çok büyüktür. Ocak evin tam ortası ve kalbidir. Od Ana, genel olarak evlerdeki ve çadırlardaki ocakları ve ateşini korur. Her ocağa bir İye (koruyucu ruh) gönderir. Yedi oğlu vardır ve yedisi de Ateş Tanrısıdır. Yeryüzündeki ilk ocağı Ülgenin kızları yakmıştır. Sonra da Od Anaya emanet etmiştir. Od Ana her bir ateşe ve ocağa birer tane İye (koruyucu ruh) gönderir. Dokuz ateş ırmağının kavşağında dokuz köşeli bakır bir evde yaşar. Evin, ülkenin koruyuculuğunu da simgeler. Kendi çocuğunu yediği söylenir. Bu durum ateşin alçalıp azalan yalımlı tabiatını çağrıştırır. Gök yerden ayrılırken yaratılmıştır. Moğollarda evliliği simgeler. Karaçaylarda Teb Ana biçimi kullanılmaktadır ve Tabıtı adlı İskit Ocak Tanrısı ile bağlantılıdır. Tatar mitolojisinde Od Ata, Od İyesi ve Od Ana bazen tek bir varlığa verilen çeşitli isimler olarak gözlenir. Fakat aralarındaki en önemli fark, Od İyesinin sadece belli bir ocağa veya ateşe bağlı olmasıdır. Od Ana ve Od Ata ise tüm ocakların ve ateşlerin sahibidir ve istediğinin yanına gidebilir. Od iyelerini bu ateşleri korumak üzere Od Ana ve Od Ata gönderir.
Diğer İsimleri
Türk, Altay, Moğol ve diğer Türk kökenli Orta Asya milletlerinde ve topluluklarında Ateş Tanrıçasına şu isimler de verilir:
- Sahal Hatun: Yeryüzünde yangınlara neden olur. Ateş Tanrısı Sahaday Han'ın karısıdır.
- Yalun Hanım: Başında kızıl renkli bir yazma (eşarp) ve sırtında al bir atkısı vardır.Yalın alev demektir.
- Kalaykan Hanım Ocak Tanrıçasıdır. Galaykan da denir. Ocağı ve ateşini korur.
- Sabaga Han Ateş Tanrıçasıdır. Ulakan (Ulukun)'a eşlik eder.
Alasığın (Geyik)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Alasığın - Türk, Altay ve Moğol mitolojilerinde Kutsal Geyik. Değişik Türk lehçe ve şivelerinde Alageyik (Alakeyik, Alakiyik) veya Alabolan (Alabulan) ya da Alabuğa (Alabuğu) olarak da bilinir. Moğollar ise Kubamaral (Govamaral, Guvamaral) derler. Gökgeyik / Kökgeyik tabiri de kullanılır. Yalnızca Sığın olarak da ifade edilir.
Türk kültüründe Sığın
Kutsal bir hayvandır. Bazen erenler alageyiğe dönüşür. Kimi zaman Göksığın olarak da adlandırılır. Bazı Türk ve Moğol boyları, soylarının bu kutlu varlıktan türediğine inanırlar. Çoğu zaman soyun bir kolu Gökkurttan, diğer kolu ise Gökgeyikden gelmektedir. Geyik sürülerinin başında bulunup idare eden kurtlara da Gökgeyik denilir. Geyiklerin boynuzları kamların en önemli simgelerindendir. Kubamaral dokuz boynuzlu, boynuzları dokuz budaklı olarak betimlenir. Bozkurt gökyüzünü temsil eder. Alageyik ise yeryüzünün simgesidir. Macarların ataları da bir geyiği izleyerek denizi geçmişler ve bu denizin ortasındaki yarı bataklık bir adada türemişlerdir. Anadolu ve Asya halılarında ve kili desenlerinde Geyik motifine resim veya sembol olarak sıklıkla rastlanır. Anadoluda alageyiği kovalayan ve kaybolan avcı motifi masallarda ve türkülerde sıklıkla görülür. Geyik de çekti beni kendi dağına. (Anadolu Halk Türküsü). Yine bir Macar efsanesinde Hunların ve Macarların ataları olan Hunor ve Magor adlı iki avcı bir geyiği kovalarken bataklıkta kayboluyorlar ve orada kayıp soylu kızları bularak onlarla evleniyorlar. Bir başka efsanede Türklerin ataları hayatlarını bir mağaranın içinde sürdürmekteydiler. Her gün güneş batınca Deniz/Göl ruhu, ak geyik (buğı) şekline giren kocasını deniz altına ***ürüp, sabah olunca denizden çıkarır. Öküz başlı, at kuruklu olarak tasvir edilir. Kutlu bir hayvan olarak erenlerin veya ozanların yanında yer alırlar: Yaramı sarsınlar şehitler ile / Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile (-Pir Sultan Abdal)
Yakutlarda Tung-Puk (Tuň-Pok) adlı bir tanrının göklerde büyük altı ayaklı bir geyiği kovaladığı söylenir. Geyiği yakalar ancak Gök tanrısı bir taş haline getirir. Samanyolu onun yürüdüğü yolu temsil eder.
Gök Kurt
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gök Kurt ve Ak Geyik gökte doğmuşlardır. Kurt sürülerini idare eden kurtlara gök kurt, geyik sürülerini idare eden geyiklere gök geyik denir. Bazı Türk halkları, soylarının, kurttan bazıları geyikten türediğini kabul eder. Cengiz hanın ilk ataları gök kurt ve dişi bir geyiktir. Gök kurt Türk mitlerinde özel bir yere sahiptir, öyle ki Türkler kendilerine göksel Türkler anlamına gelen Kök Türk adını vermişlerdir.
Ak Sakallı Hızır
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hızır anlayışı, Türklerde eski Türk düşüncesi ile bezenmiştir. Mitlerde kayın ağacından inip, insanlara yardım eden ve çocuklara ad veren gök sakallı veya aksakallı ihtiyarlar görürüz.
Aksakallı yaşlılara ak-boz atlı tanıtması da eklenir. Altın sakallı ay koca olarak da tasvir edilir. Elinde hayvan başlı çevgen denen bir asa tutar, Ak-boz ata biner ve giyimi de aktır.
Bügü Tekin
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
En tanınmış adları bögü ve tengri idi. Bögü Uygurca alim, filozof anlamında kullanılır. Ayrıca büyücü sihirbaz anlamına da gelir. Kendisi savaşçı bir kağan değil, filozoftur. Bügü Kağan, Mani dinini Uygurların resmi dini olarak kabul etmiştir. Mani dinine mensup olanlar beyaz elbise giyerdi.
Geyik Ana (Geyik Tanrıça)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Geyik Ana Türk, Moğol ve Altay mitolojilerinde Geyik Tanrı. Değişik Türk dillerinde Keyik (Kiyik,Giyik) Ana olarak da söylenir. Burçın (Burçin) Ana veya Bulan (Bolan) Ana tabirleri de eşanlamlı olarak kullanılır. Moğollar Maral Ece derler. Bedenindeki lekeler yıldızların işaretleridir. Denizden çıkarak gelmiştir. Bazı Türk boylarına yol göstericilik yapar. Ak geyik kılığına girerek Göktürklerin atasıyla birleşmiş ve Göktürkler türemiştir. Görkemli çatal boynuzları ve kanatları vardır. İnsan biçimindeyken çok güzeldir. Vücut hatları ince ve orantılı olarak betimlenir. Maral sözcüğü Moğolcada geyik demektir.
Ak Oğlanlar ( Türk Mitolojisinde İyilik Tanrıları)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ak Oğlanlar - Türk ve Altay mitolojisinde İyilik Tanrıları. Ak Erler de denir. Ülgen Hanın oğullarıdırlar. Kıyatlar adı da verilir. Yedi kardeştirler. Yedi Altay boyunun koruyucusudurlar. Yedi Kat yeraltını sembolize ederler. Kıyat sözcüğü aynı adlı bir Moğol boyunu çağrıştırmaktadır. Moğollarda Kıyat ve Kıyan adlı iki akraba boy vardır. Ak Oğlanların adları şu şekildedir:
- Karağus Han: Kuşlar Tanrısı
- Karşıt Han: Temizlik Tanrısı.
- Pura Han : At Tanrısı.
- Burça Han: Zenginlik Tanrısı.
- Yaşıl Han: Doğa Tanrısı.
- Kanım Han: Güven Tanrısı.
- Baktı Han: Lütuf Tanrısı.
Karağus Han
Karağus Han - Türk ve Altay mitolojisinde Kuşlar Tanrısı. Karakuş/Karaguş veya Harahus olarak da anılır. Karağuş şeklinde de söylenir. Kuşlara hükmeder. Tanrı Ülgenin oğludur.[1] Ayrıca, kam'ın ayin sırasında yaptığı hareketlerin, bazı yörelerde rastlanan kartal oyunu ile temsil edildiği görülmektedir. Sözcük Kara (Hara) ve Kuş (Guş) sözcüklerinin bileşik halidir. Kartal anlamına gelir.
Karşıt Han
Karşıt Han - Türk ve Altay mitolojisinde Temizlik Tanrısı. Karzıt olarak da tanınır. İnsanlara temizliği öğretmiştir. Ülgen Hanın oğludur. Ülgenin oğulları içinde en duygulu olanıdır. Temizlik Türk kültüründe çok önemli bir yere sahiptir. Su, ateş, toprak temizleyici unsurlar olarak görülmüştür. Su zaten en önemli temizleyicidir. Ateşin de gözle görülmeyen mikroskobik canlıları öldürdüğü günümüzde bilimsel bir gerçektir. Toprak ise ölen canlıların gömülerek hastalıklara neden olmalarını engeller. Geçmişte köylerde kadınlar, kimyasal temizleyicilerin bulunmadığı dönemlerde tabak, çanak gibi mutfak gereçlerini ırmak ve dere kıyılarında mil ile (balçıklı kum) veya külle ovalayarak temizlemekteydiler. Karşıt Han, temiz insanlara yardımcı olur. Kelime (Kar) kökünden türemiştir. Beyazlık anlamı vardır. Kar sözcüğü ile bağlantılıdır.
Pura Han
Pura Han, Türk ve Altay mitolojisinde At Tanrısı. Bura Han olarak da bilinir. Şamanların göğe çıkmak için kullandıkları atlara Pura (Bura) adı verilir. Sonraları İslamdaki Burak adlı binek ile özdeşleşmiştir. Bu hayvanlar kurt başlı olarak betimlenirler. Bu atları kendilerine Pura Han getirir. Pura Han ve Puralar şamanı kötü ruhlardan korurlar. Ülgen Hanın oğludur. Şamanların gökyüzüne çıkmak için kullandıkları, kurt başlı atların adı. Bu atlar şamanları kötü ruhlardan korurdu. Sözcük (Bur/Pur) kökünden türemiştir. Bu kök, at, geyik, deve gibi anlamlar içerir. Bura / burçın (geyik), burcu (parfüm) sözleriyle kökteştir. Buğra sözcüğüyle aynı kökten gelir. Buğra, erkek deve demektir. Porhan (şaman) sözcüğü ile de bağlantılıdır.
Burça Han
Burça Han - Türk ve Altay mitolojisinde gönenç tanrısı. Yeryüzündeki huzur ve refah meydana getirir. Tanrı Ülgenin oğludur. Sözcük (Bur/Pur) kökünden türemiştir. Huzur, refah anlamları vardır. Bura/Burçın (geyik) ve burcu (parfüm) sözleriyle aynı kökten gelir. Burçukmak, izzet ikramda bulunmak demektir.
Yaşıl Han
Yaşıl Han - Türk ve Altay mitolojisinde Doğa Tanrısı. Yeşil Han veya Çeçil (Çecil, Cecil) Han olarak da söylenir. Doğayı korur, bitkilere can verir. Yedi Altay boyundan birisinin koruyucusudur. Doğanın yeşillenmesini ve doğumunu (baharı) yönetir. Tanrı Ülgenin oğludur. Türk kültürü doğayla bütünleşik ve onu kendi parçası gibi gören bir yaklaşıma sahiptir. Doğayı tüketmeyi ve onu cansız bir nesne görmeyi hiçbir zaman kabul etmemiştir. Bunun en somut örneği Yaşıl Handır. Bahar aylarında derelere ve göllere dökülen sütler, çökelekleri peynirler, ekmekler hem bir Saçı (Kansız Kurban) hem de buralardaki canlılar için bir besin niteliğindedir. Sözcük (Yaş/Yeş/Caş/Çaş) kökünden türemiştir. Yeşil renk demektir. Yaşam, yaşamak sözcükleri ile aynı köktendir. Canlılık bildirir. Aynı kök ışık anlamına gelen Yaşuk / Yaşık / Yaşı / Yaşu sözcükleriyle de bağlantılıdır.
Er-Kanım Han
Kanım Han - Türk ve Altay mitolojisinde Güven Tanrısı. Yeryüzündeki dürüst ve güvenilir insanları korur. Ülgen Hanın oğludur. Er Kanım olarak anılır. Güvenilirlik Türk inanç sistemindeki önemli kavramlardan birisidir. Eline, beline, diline sahip ol! (Hacı Bektaş-ı Veli) sözü bu anlayışın en özlü ve en muhteşem anlatımıdır. Sözcük (Kan/Han) kökünden türemiştir. Soyluluk, inanç, güven gibi anlamları vardır.
Baktı Han
Baktı Han - Türk ve Altay mitolojisinde Lütuf Tanrısı. Paktı Han olarak da söylenir. Yeryüzündeki iyiliklere vesile olur. İnsanlara lütufta bulunur. Tanrı Ülgenin oğludur. Şor Türklerinde güz mevsiminde kendisine Paktıgan adı verilen bir tören yapılır. Adı Koça Han ile birlikte anılır. Kök (bahar) mevsiminde ise Koçagan töreni gerçekleştirilir. Sözcük (Bak/Pak) kökünden türemiştir. Gözeten, kollayan demektir. Bakmak fiili ile aynı kökene sahiptir. Baksı (şaman) sözcüğü ile de bağlantılı görünmektedir.
Kara Oğlanlar ( Türk Mitolojisinde Kötülük Tanrıları)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karaoğlanlar Türk ve Altay mitolojisinde Kötülük Tanrıları. Karaerler de denir. Erlik Hanın oğullarıdırlar. Sayıları dokuzdur. Moğolların Dokuz Kana Susamış Tanrıları ile benzerlik gösterirler. İnsanlara kötülükler getiren kara fırtınalar estirir, kan yağmurları yağdırırlar. Erlikin sarayının veya yeraltının kapılarını bekledikleri için Kapı Bekçileri diye anılırlar.
- Temir Han: Demir Tanrısı.
- Karaş Han: Karanlık Tanrısı.
- Matır Han: Cesaret Tanrısı.
- Şıngay Han: Kargaşa Tanrısı.
- Kümür Han: Kömür Tanrısı.
- Badış Han: Felaket Tanrısı.
- Yabaş Han: Bozgun Tanrısı.
- Uçar Han: Haber Tanrısı.
- Kerey Han: Arabozuculuk Tanrısı.
Temir Han
Temir Han - Türk ve Altay mitolojisinde Demir Tanrısı. Temür (Timür) Han olarak da bilinir. Moğollar Tömür Han derler. Yağrını (kürek kemiği) demirdendir. Demir madenlerini, demirci ocaklarını ve demircileri korur. Yakutların ilk demirci atalarının adı Ağlıs, Buryatların ilk demirci atalarının adı da Boyontoydur. Temür Han onları insanlara hizmet etsin diye göndermiştir. O çıplak elleriyle kızgın demiri dövebilir, ona istediği şekli verebilir. Demircilik sanatını insanlara bu Tanrı öğretmiştir. Sokor (tek gözlü) olarak anılır. Kelime (Tem/Töm/Dem) kökünden türemiştir. Demir demektir. Moğolcada Tömür sözcüğü de aynı anlama gelir. Sağlamlık, dayanıklılık bildiren bir kökten türemiştir.
Karaş Han
Karaş Han - Türk ve Altay mitolojisinde Karanlık Tanrısı. Karış Han olarak da bilinir. Altay mitolojisinde, Erlik'in dokuz oğlundan biri olduğuna inanılan ve Yeryüzü'ndeki kötülükleri yönetenler arasında yer aldığı kabul edilen tanrıdır. Karanlığı oluşturur. Geceleri hüküm sürer. Erlik Hanın oğludur. Sert yapılı, iri vücutlu olarak anlatılır. Kara Yılanları vardır. Yeraltının beşinci katında dökme demirden bir sarayda yaşar. Siyah kunduz kürkünden bir yatakta uyur. Demir atların çektiği bir kızağa biner. Kamçısı kara yılandır. Kanlı gözleri ve kara bir kalpağı bulunur. Şamanlar ve Erlik arasında arabuluculuk yapar. Sözcük, (Kar) kökünden türemiştir. Karartan, karartıcı demektir. Kara kökünden gelir. Karış ise beddua, ah anlamına gelir.
Matır Han
Matır Han - Türk ve Altay mitolojisinde Cesaret Tanrısı. Matur (Patur, Patır, Batur) Han olarak da söylenir. Korkusuz bir savaş tanrısıdır. Erlik Hanın oğludur. Taş bilekli olarak betimlenir. Sözcük, (Bat/Mat) kökünden türemiştir. Batur sözcüğü yiğit demektir. Bahadır, korkusuz, kahraman anlamlarına gelir. Batırmak ve boğmak fiili ile bağlantılıdır.
Şıngay Han
Şıngay Han - Türk ve Altay mitolojisinde Kargaşa Tanrısı. Çıngay Han veya Sınzay Han olarak da bilinir. Yeryüzünde kargaşa çıkarır. Karışıklığa sebebiyet verir. Erlik Hanın oğludur. Her yeri alt üst eden olarak tanımlanır. Kelime (Şın/Çın) kökünden türemiştir. Çıngar (gürültü) kelimesiyle aynı kökten gelir. Çın gerçeklik anlamı da taşır.
Kümür Han
Kümür Han - Türk ve Altay mitolojisinde bir kötülük tanrısı. İsmi nedeniyle Kömür Tanrısı olarak da bilinir. Kömir (Kömür, Kümir) Han olarak da söylenir. Erlik'in dokuz oğlundan biri olduğuna inanılan ve Yeryüzü'ndeki kötülükleri yönetenler arasında yer aldığına inanılan ve kamla Erlik arasında arabuluculuk yaptığı kabul edilen tanrıdır. Kapkara bir görünümü vardır. Gömleği kara dumandandır. Yeraltında yaşar. Kötü ruhların ve şeytanların başı ve yöneticisi olarak görülür. Sözcük (Köm/Göm) kökünden türemiştir. Kara veya yanmış demektir. Kömür oluşumunun doğal koşullarda yeraltında gerçekleşmesi ile ad arasındaki bağlantı önemlidir.
Badış Han
Badış - Türk ve Altay mitolojilerinde Felaket Tanrısı. Yeryüzünde felaketlere neden olur. Kıranlar ve afetler, salgınlar onun elinden gelir. İnsanların başına zorluklar getirir. Erlik Hanın oğludur. Bastığında toprak yerinden oynar, değirmen taşlarını yutar. Demir kaşağılı olarak söylenir. Çolak (tek kollu) olarak anılır. Ancak bu tek kolunda dokuz insanın kollarının gücü vardır. Çolak sözcüğü günümüzde de Anadoluda tek kollu kimseler için kullanılan bir tanımlamadır. Kelime (Bat/Bad) kökünden türemiştir. Batmak fiili ile aynı köke sahiptir. Batıran demek olabilir. Badıç sözcüğü kabuk anlamına gelir. Badırdamak ise homurdanmak, gürültülü ve anlaşılmaz konuşmak demektir.
Yabaş Han
Yabaş Han - Türk ve Altay mitolojisinde Bozgun Tanrısı. Cabaş Han olarak da anılır. Yeryüzünde kötülüklere ve bozgunculuğa sebebiyet verir. Karakam (kötücül şaman) ile Erlik arasında arabulucuk yapar. Erlik Hanın oğludur. Aygır yeleli olarak betimlenir. Kelime Yab/Yap/Cab/Çap) kökünden türemiştir. Yapan (bozgunculuk ve kötülük eden) demektir. Yaba (çatal harman aracı) sözcüğü ile aynı kökten gelir. Ayrıca çapmak (at sürmek, yağmalamak) sözcüğü ile de bağlantısı bulunur.
Uçar Han
Uçar Han - Türk ve Altay mitolojisinde Haber Tanrısı. Kötü haberleri getiren tanrıdır. Erlik Hanın oğludur. Bazen casusların tanrısı olarak görülür. Türklerde "Çaşıt", casus demektir. Çaşmak/Çaşıtlamak ise casusluk yapmak anlamına gelir. Uçar Han da çaşıtları (casusları) korur. Sözcük, (Uç/Uc) kökünden türemiştir. Uçan, uçarak gelen demektir. "Uçar" sözcüğü haber anlamı da taşır.
Kerey Han
Kerey Han - Türk ve Altay mitolojisinde Arabozuculuk Tanrısı. Kirey Han olarak da söylenir. Yeryüzündeki kötülükleri yönetir. İnsanlar arasına nifak sokar. Erlik Hanın oğludur. "Yes"/"Ças" (demir) bilekli olarak betimlenir.[1] Yedi otağı bulunur. Ayrıca Moğol efsanelerinde adı geçen Kirey Han ile de isimsel benzerliği bulunmaktadır. (Ker/Kir/Gir) kökünden türemiştir. Girmek (insanların arasına girmek) anlamını içerir. Moğolca Hir/Kir kirlilik, kötülük anlamları taşır.
Geliştirilmeye Devam Edilecektir.[
Son düzenleme: